Gündem
Politika
Spor
Dünya
Ekonomi
Kurumsal
English
You are already subscribed to notifications.

Erdoğan: Fetullah Gülen'in ölümü, insan kılıklı iblisler gibi onursuz bir ölüm oldu

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ölümüne ilişkin, "Milletin çocuklarını 'hizmet' diyerek, 'himmet' diyerek mankurtlaştıranların sonu, tarihteki diğer insan kılıklı iblisler gibi onursuz bir ölüm olmuştur" dedi.

ABONE OL
Taha AYHAN/ANKARA, (DHA)

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Konferans Salonu'nda düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, sözlerinin başında bir hakikati ifade etmek istediğini belirterek, "AK Parti olarak biz şımaran, böbürlenen, milletin teveccühünü yanlış yorumlayan bir kadro asla değiliz. Şunu herkes bilsin ki biz, millete hizmet için yola koyulan ve millete hizmet ettikçe büyüyen bir siyasi partiyiz. Önümüzdeki ay, Türkiye'yi yönetme görevini devralışımızın 22'nci yılını tamamlıyoruz. Anadolu ihtilaliyle iktidara geldiğimiz 3 Kasım 2002'den beri 'aşk ile koşan yorulmaz' düsturuyla durmadan, dinlenmeden, gecemizi gündüzümüze katarak aşkla koşturuyoruz" dedi.

'ANTİDEMOKRATİK GÜÇ ODAKLARINA HİÇBİR ZAMAN BAŞ EĞMEDİK'

Milletin emanet ettiği iradeyi şanla, şerefle, ona zerre leke bulaştırmadan taşımanın hasbi mücadelesini verdiklerini söyleyen Erdoğan, "Hamdolsun bugüne kadar milletimize mahcup olacak hiçbir iş yapmadık. Gün oldu milli iradeye kasteden darbecilere meydan okuduk. Gün oldu eli kanlı terör örgütlerine karşı canımızı ortaya koyduk. Gün oldu kendini ülkenin sahibi gören elitlerin karşısına dikildik. Gün oldu bürokratik oligarşiyle mücadele ettik. Gün oldu emperyalistlere ve taşeronlarına bu ülkenin sahipsiz olmadığını gösterdik. Vesayete, mafyaya, çetelere, terör örgütlerine, haksızlığa, hukuksuzluğa, statükonun bekçiliğine soyunan antidemokratik güç odaklarına hiçbir zaman baş eğmedik. Gece yarıları millete karşı bildiri yayımladılar, buruşturduk ve çöpe attık. Gezi olaylarında sokak terörüyle darbe yapmaya kalktılar, demokrasimize sıkı sıkıya sahip çıktık. 7 Şubat MİT kriziyle, ardından 17-25 Aralık girişimiyle seçilmiş hükümete operasyon çektiler, hiçbirine teslim olmadık. 15 Temmuz gecesi ölüm kusan silahlara, bomba yağdıran uçaklara, sinsice, korkakça, namussuzca millete kurşun sıkan bu FETÖ'cü alçaklara, aziz milletimizle sırt sırta vererek hadlerini bildirdik. Tankların arasından sıvışıp kaçan korkaklar, milletin direnişini keyif kahvelerini yudumlayarak televizyon ekranlarında izlerken biz darbecilere meydanları dar ettik" diye konuştu.

'TÜRKİYE'YE HİZMET YOLCULUĞUMUZU SÜRDÜRECEĞİZ'

Özellikle zorlu mücadele boyunca bedel ödeseler dahi millete ve memlekete bedel ödetmediklerini vurgulayan Erdoğan, "Teröristler tarafından daha ömrünün baharındayken kalleşçe şehit edilen gençlerimiz oldu. FETÖ'cü melunların kurşunlarıyla toprağa düşen dostlarımız, henüz 17 yaşında şehadet şerbeti içen gencecik evlatlarımız oldu. Trafik kazalarında, tabii afetlerde kaybettiğimiz nice yol arkadaşlarımız oldu. Her ölüm gibi bu arkadaşlarımızın, bu kardeşlerimizin vefatları da erkendi, zamansızdı. Yüreklerimize kor bir ateş saldı. Rabb’im hepsine rahmet eylesin diyorum. Burada özellikle geçtiğimiz günlerde trafik kazasında hayatını kaybeden Ankara İl Gençlik Kolları Yönetim Kurulu üyemiz kıymetli kızımız Betül Önderoğlu'na Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Betül evladımızın ailesine, arkadaşlarına, sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Onların son nefeslerine kadar gururla taşıdıkları bayrağı yere değdirmeden inşallah gelecek kuşaklara en güzel şekilde teslim edeceğiz. Bugüne kadar olduğu gibi yine yüksek bir şuurla insanlara örnek olacak bir teslimiyet ve vakar içinde bizlere yakışan asil bir dava ahlakıyla Türkiye'ye hizmet yolculuğumuzu sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.

'FETÖ TAMAMEN TASFİYE OLUNCAYA KADAR MÜCADELEMİZİ DEVAM ETTİRECEĞİZ'

Ardından FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ölümüne değinen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Milletin çocuklarını 'hizmet' diyerek 'himmet' diyerek mankurtlaştıranların sonu, tarihteki diğer insan kılıklı iblisler gibi onursuz bir ölüm olmuştur. Bu hainler tüm uğraşlarımıza rağmen maalesef emrinde oldukları ağababalarının eteğine yapışarak Türk adaletinden kaçmayı başardılar. Bu dünyadan işledikleri suçların, hakkına girdikleri insanların, ifsat ettikleri körpe beyinlerin ve döktükleri şehit kanlarının hesabını vermeden gittiler ama ilahi adaletten kaçamayacaklardır. Biliyor ve inanıyoruz ki Allah'ın cezalandırması çetindir. Rabbimiz, bu ülke ve bu millete yaptığı kötülüklerin ve verdiği zararların hesabını bu hainlerden tek tek soracaktır. Biz de devlet olarak FETÖ tamamen tasfiye oluncaya kadar mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz. Devletimizin tüm kurumlarının nefesi, ister yurt dışında ister dünyanın en ücra köşesinde olsun FETÖ'cü sırtlan sürüsünün ensesinde muhakkak olacağız. Başta dava ve yol arkadaşımız Erol Olçok ve kıymetli evladı Abdullah Tayyip olmak üzere 15 Temmuz gecesi istiklal ve istikbalimiz uğrunda şehit olan bütün kahramanları rahmetle, şükranla, minnetle yad ediyor, ruhları şad olsun diyorum. Baş hainin ölümüyle şehit ailelerimizin yüreği biraz olsun soğumuş, gazilerimiz biraz olsun teselli bulmuş, Türkiye'ye ihanet edenlerin akıbetinin ne olacağı böylece görülmüştür."

'AK PARTİ ÇATISI ALTINDA 'BEN'E VE BENCİLLİĞE YER YOKTUR'

12 Ekim itibarıyla 8'inci Olağan Kongre sürecini başlattıklarını kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:

"Şu ana kadar 259 ilçemizde kongrelerimizi adeta bir bayram havasında, kardeşlik ve muhabbet ikliminde hamdolsun başarıyla tamamladık. Yeni seçilen ve görevlerine devam eden kardeşlerimi tebrik ediyor, Mevla'dan kendilerine üstün başarılar diliyorum. Görevi devreden arkadaşlarımıza da partimize olan hizmetleri ve fedakarlıkları dolayısıyla teşekkür ediyor, Allah hepsinden razı olsun diyorum. Kongre maratonumuzu hep olageldiği üzere bir bayrak yarışı anlayışıyla sürdüreceğimize inanıyor, şunu sizlerle birlikte tüm teşkilatımıza hatırlatmak istiyorum. Biz sadece vizyon, gayret, ufuk ve hizmet bakımından değil, dava ahlakı ve dava arkadaşlığı bakımından da siyasi rakiplerimizden farklıyız, özel bir siyasi hareketiz. AK Parti çatısı altında 'ben'e ve bencilliğe yer yoktur. Bu kadronun hamurunda biz vardır, bu kadronun kalbinde koltuk, makam, rütbe hırsı değil, millete hizmet etme aşkı, Türkiye sevdası vardır. Vazife almak elbette önemlidir ama aslolan görevli değil, gönüllü olmaktır. AK Parti bir gönül hareketi olarak doğmuş, bugünlere kendisine gönül verenlerin fedakarhane gayretleriyle gelmiştir."

'PUSUDA BEKLEYENLERİ KESİNLİKLE SEVİNDİRMEYECEĞİZ'

Başkaları gibi şahsi ikbal kavgası değil, Türkiye ve Türk milleti için bir istikbal mücadelesi yürüttüklerini vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandıi:

"Bizim için esas olan hakkın ve halkın rızasıdır. Bizim için esas olan aziz milletin hayır duasıdır. Bizim için esas olan Türkiye'nin aydınlık geleceğidir. Bizim için esas olan davamızın sekteye uğramamasıdır. Biz AK kadrolar olarak millete hizmetkarlık uğrunda yola çıkmış dava arkadaşlarıyız. İlk günden beri nasıl hırsı, kibri, enaniyeti, sen-ben kavgasını kapımıza yaklaştırmadıysak bundan sonra da benliğimizi, nefsimizi, enaniyetimizi gerekirse ayaklar altına alarak yolumuza devam edeceğiz. Fitne için, nifak için AK Parti'nin sağlam, sarsılmaz ve yıkılmaz kalesinde gedik açmak için pusuda bekleyenleri kesinlikle sevindirmeyeceğiz. Tüm umutlarını AK Parti'nin zayıflamasına bağlayan siyaset tüccarlarının heveslerini yine kursaklarında bırakacağız. Tek bir arkadaşımızı dahi dışarıda bırakmayacak, dışlamayacak, gönlünü kırmayacak, bir olacak, birlik olacak, saflarımızı daha daha sıklaştıracağız. 'Eski-yeni, genç-yaşlı' demeden hep beraber bu ülke, bu vatan, bu bayrak için aşkla çalışmayı sürdüreceğiz."

'İÇ CEPHEMİZİ KUVVETLENDİRMEYE ÇALIŞIYORUZ'

AK Parti ve Cumhur İttifakı ne kadar güçlüyse Türkiye'nin o kadar güçlü, emniyette, emin ellerde olduğunu söyleyen Erdoğan, "Ama biz zayıflarsak Türkiye de zayıflıyor, kan kaybediyor, güçten düşüyor demektir. AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın sendelemesini dört gözle bekleyen şer odaklarının olduğunu çok iyi biliyoruz. Allah'ın izniyle bunlara umdukları fırsatı vermeyeceğiz. Sizlerden milletin emanetiyle birlikte yüzünü ülkemize çevirmiş milyonların da umudunu omuzladığınızı bir an olsun unutmamanızı rica ediyorum. Parti ve ittifak olarak son bir yılda üst üste yaşanan seçimler sebebiyle gerilen siyasi atmosferi dağıtmaya, buna yönelik hüsnü niyetli adımlar atıyoruz. Sandığın ufukta görünmediği önümüzdeki 3,5 yıllık süreyi ülkemiz ve milletimiz açısından bir icraat seferberliğine dönüştürmenin çabasındayız. Bölgemiz son derece sancılı bir dönemden geçerken, bir asır önce olduğu gibi haritalar yeniden kanla çizilmek istenirken, İsrail'in Gazze'de yaktığı şimdi de Lübnan'a taşıdığı yangın günbegün sınırlarımıza yaklaşırken, iç cephemizi kuvvetlendirmeye çalışıyoruz. Hiçbir ayrım yapmadan 85 milyona 'gelin bir olalım, iri olalım, diri olalım, gür olalım diyoruz'. Hacı Bektaş Veli'nin 'Sevgi, saygı üzerine kurulmuştur yapımız, ta ezelden ebede açık durur kapımız' sözüne uygun şekilde karşılıklı saygı çerçevesinde müştereklerimizi artıralım, Türkiye ortak paydasında 85 milyon olarak bir araya gelelim, gelebilelim istiyoruz" dedi.

'ŞAHSİ HESABIN İÇİNE GİRENLERİ BU MİLLET ASLA AFFETMEZ'

Yıllardır meşrep, köken ve ideoloji üzerinden milletin arasına nefret tohumları saçanların şaibeli bir kurultay süreciyle de olsa bir köşeye atılmasının Türkiye'nin birlik ve dirliği noktasında değerli bir kazanım olduğunu belirten Erdoğan, "Yıllar yılı muhalefeti esir alan çirkin dilin, sahipleriyle birlikte artık terk edilmesini, siyasette yeni ve temiz bir sayfanın açılmasını temenni ediyoruz. Milletimizin siyasi aktörlerinden beklentisi de bu yöndedir. Coğrafyamızın içinde bulunduğu tehlikeli konjonktür, siyasetçiler olarak hepimizi daha sorumlu ve ağırbaşlı davranmaya teşvik etmektedir. Eski Türkiye'nin kifayetsiz, muhteris siyasetçilerinin bu iklimi zehirlemesine, baltalamasına müsaade etmemeliyiz. Tekrar altını çizerek söylüyorum; gerilim ve sokak siyaseti sadece buna tevessül edenlere değil, tüm ülkeye ve millete kaybettirecektir. Milli iradeyi temsilen siyaset yapan hiç kimsenin ülkemizin yükünü daha da ağırlaştırmaya hakkı olamaz. Türkiye'ye kaybettirecek bir denklemin veya şahsi hesabın içine girenleri bu millet asla affetmez. Bunun için iktidar-muhalefet fark etmeksizin hepimizin ülkeye faydası dokunmayan tartışmalara, çekişmelere, kayıkçı kavgalarına prim vermemesi önemlidir. Doğru bulmadığımız hususları elbette eleştireceğiz. Bize güvenen insanların hak ve hukukunu elbette savunacağız. Partimize ve hükümetimize yönelik saldırıların elbette cevabını vereceğiz. Ama bunları yaparken, dengeyi mutlaka koruyacak, oyuna gelmeyecek, vakarımızı ve soğukkanlılığımızı daima muhafaza edeceğiz" ifadelerini kullandı.

'CUMHUR İTTİFAKI'NIN KİŞİSEL HESAPLARA KURBAN EDİLMEMESİNİ ÜMİT EDİYORUZ'

Haksızlık, hukuksuzluk, küstahlık karşısında kesinlikle sessiz kalamadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mesela İstiklal Marşı'mızla sorunu olanlara ve demokrasimizin altını oyanlara eyvallah demeyiz. İster baro olsun, ister avukat olsun, ister siyasetçi, ister gazeteci kılıklı terörist seviciler olsun. Şiddeti övenlere, şiddeti bir hak arama yolu olarak görenlere, yedeğine silahı, terörü alarak siyaset yapmaya kalkanlara müsamaha ile yaklaşamayız. Türkiye'nin geleceğinde teröre ve terörün karanlık gölgesine yer olmadığını herkesin idrak etmesini bekliyoruz. Bu doğrultuda Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihi fırsat penceresinin kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz. Siyaset kurumu, Meclis, sivil toplum, basın, akademi ve topyekun millet olarak hep beraber terörün ve şiddetin olmadığı bir Türkiye'yi inşa edelim istiyoruz. Devlet millet için ve millete hizmet için vardır" diye konuştu.

'TÜRKİYE'Yİ HELİKOPTER VE UÇAK AMBULANS SİSTEMİYLE TANIŞTIRAN BİZ OLDUK'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, devletin görevinin özellikle güvenlik, adalet, eğitim ve sağlık alanlarında vatandaşına imkanlar dahilinde en iyi hizmeti sunmak olduğuna dikkat çekerek, "Bakınız bu temel konularda zafiyeti olan bir devlet, vazifesini hakkıyla yerine getiremiyor demektir. 2002 yılı sonunda ülkeyi yönetme mesuliyetini üstlendiğimizde öncelikle hizmet alanlarımızı sağlık, eğitim, adalet ve emniyet olarak belirledik. Bugüne kadar da bu hassasiyetimizden kesinlikle taviz vermedik. Bilhassa sağlık alanında gerçekten kötü bir Türkiye tablosu devralmıştık. Hastane bulunsa doktor bulunmuyor, doktor bulunsa ilaç bulunmuyordu. Hadi bir şekilde ilaç buldunuz, bu sefer satın alacak para bulunmuyordu. Yaşı 40'ın üzerinde olan kardeşlerim eski Türkiye'nin sağlık sisteminin nasıl bir sorunlar yumağı olduğunu gayet net hatırlamaktadır. Son 22 yılda bu alanda tam anlamıyla bir devrim gerçekleştirdik. Sağlık sistemini vatandaş odaklı değiştirirken yeni hastaneler, yeni sağlık ocakları inşa ederek, mevcutları ıslah ederek, altyapıyı modernleştirdik. 2002'de hastane yatak sayımız 18 bini nitelikli olmak üzere toplam 164 binken şu an 182 bini nitelikli toplam 270 bin yatağımız var. Hepsi en modern cihazlarla donatılmış otel konforunda odalarda 36 bin 508 yatak kapasitesine sahip 25 şehir hastanesini hizmete açtık. Hastanelerimizi fiziki olarak yenileme yanında en modern aletlerle, cihazlarla, yeterli sayıda personelle teçhiz ettik. Tomografi, MR, diyaliz cihazı, ambulans gibi geniş bir alanda çok önemli başarılara imza attık. Örneğin ambulans sayısı 618'den 5 bin 746'ya, 112 istasyonlarının sayısı ise 481'den 2 bin 990'a ulaştı. Türkiye'yi helikopter ve uçak ambulans sistemiyle ilk kez tanıştıran biz olduk. Sağlık çalışanı sayımızı 378 binden aldık, 1 milyon 462 bin çıkardık. Uzman hekim sayımız ise 45 binden 108 bine yükseldi" dedi.

'2,6 MİLYON VATANDAŞIMIZIN AYAĞINA SAĞLIK HİZMETİ GÖTÜRÜYORUZ'

Dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemini Türkiye'ye kazandırdıklarını bildiren Erdoğan, "Memurun ayrı, işçinin ayrı, pek çok kurumda çalışanın ayrı hastanesinin olduğu, bunların birbirine gidemediği parçalı yapıyı rafa kaldırdık. Bütün kamu hastanelerini ayrı veya aynı çatı altında birleştirerek sağlık hizmetini erişilebilir hale getirdik. Böylece kamu özel ayırmadan Türkiye'nin sağlık imkanlarının tamamını tüm vatandaşlarımızın istifadesine sunduk. Özel sağlık kuruluşlarının kapılarının halkımıza açılmasıyla birlikte vatandaşımızın sağlık hizmetine erişimini daha da kolaylaştırdık. Yine bu süreçte özel sağlık kuruluşlarının acil haller ve özellikle bazı hizmetlerden fark ücreti almadan hizmet vermesini temin ettik. Yoğun bakımdan yanık tedavisine, kanser tedavisinden yenidoğana verilen sağlık hizmetlerine, organ doku ve kök hücre nakillerinden doğumsal anomaliler için yapılan cerrahi işlemlere, hemodiyaliz tedavilerinden kalp damar cerrahisiyle ilgili işlemlere yani pek çok başlıkta ilave ücret ödemeden özel sağlık kuruluşlarında vatandaşımızın hizmet almasının önünü açtık. Tekrar söylüyorum; tüm bu süreç boyunca gayemiz ister devlet hastanesi ister özel hastane olsun milletimize en iyi sağlık hizmetinin sağlanmasıydı. İlk defa bizim uygulamaya aldığımız evde sağlık hizmetleriyle bugün 2,6 milyon vatandaşımızın ayağına sağlık hizmeti götürüyoruz. Daha birçok alanda zengin-fakir demeden tüm kardeşlerimizin birinci sınıf sağlık hizmeti almasını temin ediyoruz" diye konuştu.

'TÜRKİYE, SAĞLIK TURİZMİNDE 3 MİLYAR DOLAR GELİR ELDE ETTİ'

Tüm dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını döneminde özellikle şehir hastanelerin nasıl büyük bir yük omuzladığını milletin çok iyi bildiğini aktaran Erdoğan, "Türkiye, son asrın en büyük sağlık krizini güçlü sağlık altyapısı sayesinde en rahat atlatan ülkelerden biri olmuştur. Sağlık alanında hayata geçirdiğimiz reformlar açık söylüyorum; dünyaya örnek olacak düzeydedir. Öyle bir noktaya geldik ki sadece kendi insanımıza değil; dünyanın birçok ülkesinden milyonlarca turiste de 2023 yılında yaklaşık 1,6 milyon kişi şifasını ülkemizde aradı, sağlığını Türk hekimlerine ve hastanelerine emanet etti. Sağlık turizminden ülkemiz, 3 milyar doların üzerinde gelir elde etti. Hasılı nereden bakarsanız bakın, büyük bir başarı hikayesi görüyoruz. Bunun da en yakın şahidi, vatandaşlarımızın bizatihi kendisidir. Vatandaşa hizmet yarışında esamesi okunmayanların konu; iftira atmaya, karalama, çarpıtma, hakaret etmeye gelince ön safta yer almalarını aziz milletimizin basiret ve ferasetine havale ediyorum" dedi.

'CHP'NİN YENİ LİDERİ DE BİZE LAF SÖYLEYEMEZ'

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerine cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bürokratik kariyerinde SSK'yı batırmak dışında hiçbir başarısı olmayan bir çapsızın sosyal medyadan savurduğu hakaretleri ise buradan kendisine aynen iade ediyorum. Bu ülkede sağlık hizmetleriyle ilgili konuşacak en son kişi, CHP'nin devrik genel başkanı Kılıçdaroğlu'dur. CHP'nin sadece eski genel başkanı değil, yeni lideri de bu konuda bize laf söyleyemez. Hele hele eleştiride bulunamaz. Millet, koronavirüs salgınıyla boğuşurken; Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nin bağlantı yollarını dahi yapmaktan aciz olan zihniyete şayet biraz utanma duyguları varsa bu süreçte susmak düşer" diye konuştu.

'BEBEKLERİN ÜZERİNDEN SİYASET YAPMAK VİCDAN TUTULMASIDIR'

Erdoğan, İstanbul'daki 'Yenidoğan Çetesi'ne yönelik soruşturmaya ilişkin de şöyle konuştu:

"Son günlerde hepimizi derinden sarsan, üzen, müessir eden, insan olan herkesin vicdanını kanatan bir çete operasyonu gündemde. Her ne kadar bu çete operasyonu ülke gündemine yeni gelmiş olsa da soruşturmanın başlama tarihi 1,5 sene öncesine uzanıyor. Şikayet üzerine Sağlık Bakanlığımız ve İstanbul İl Sağlık Müdürlüğümüz hemen harekete geçiyor. Sağlık, emniyet, yargı birimlerimizin çok yakın iş birliğiyle çete teknik ve fiziki takibe alınıyor. Sorumluların üzerine kararlılıkla gidiliyor. Yürütülen titiz soruşturma neticesinde çete üyelerine operasyon yapılarak elebaşları tutuklanıyor. Dosya kapsamındaki 47 şüpheliden 22'si, şu an cezaevinde. Soruşturmanın adli boyutunda bunlar yaşanırken; Sağlık Bakanlığımız Tekirdağ'da bir hastaneyi kapatıyor. İstanbul'daki 9 hastanenin de ruhsatı iptal ediliyor. 12 masum sabinin hayatını kaybetmesine yol açan kim varsa, hangi sağlık kuruluşu varsa, hepsiyle ilgili adli ve idari işlemler gecikmeksizin yapılıyor. Hal böyleyken muhalefetin ve muhalif medyanın, Türk ordusuna 'kimyasal silah kullandığı' iftirası atan Tabipler Odası'yla el ele verip utanmadan bizi, bakanlıklarımızı, sağlık sistemimizi hatta topyekun sağlık çalışanlarımızı hedef alması, ülkemiz siyaseti ve basını adına büyük bir şuursuzluktur. Masum bebeklerin cenazesi ve ailelerinin acısı üzerinden siyaset yapmak, vicdan tutulmasından başka bir şey değildir."

'BU CANİLERİN BİR DAHA GÜN YÜZÜ GÖRMEMESİ İÇİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIM'

Bir avuç haysiyetsiz sebebiyle; doktoru, hemşiresi, ebesi, hasta bakıcısı, teknikeri, asistanı, hocasıyla yaklaşık 1,5 milyon sağlık çalışanının töhmet altında bırakılamayacağını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Salgın döneminde sağlık personelimizin kendi canlarını riske atma, ailelerinden haftalarca uzakta kalma pahasına nasıl gayret gösterdiklerini muhalefet unutmuş olabilir. Ama biz hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız. Birkaç çürük elma yüzünden sağlık camiamızın hırpalanmasına da göz yummayız. Ortada para hırsıyla 12 evladımızın canına kasteden insanlık müsveddesi bir çete vardır. Bölücü terör örgütü sempatizanlarının da içinde olduğu bu çete, devletimizin vatandaşlarımıza daha kaliteli ve erişilebilir sağlık hizmeti sunmak amacıyla sağladığı imkanları istismar ederek böyle alçakça bir vahşeti gerçekleştirmiştir. Devletimiz de ilk andan itibaren harekete geçmiş, gereken her türlü adımı atmıştır. Şunu da söylemek isterim ki böyle bir barbarlığı yapanlardan işledikleri suçların hesabı, en ağır biçimde hukuk önünde sorulacaktır. Maddi menfaat temin etmek gayesiyle masum bebeklerin hayatıyla oynayan bu canilerin bir daha gün yüzü görmemesi için Cumhurbaşkanı olarak ben de konunun bizzat takipçisi olmaya devam edeceğim. Sağlık ve Adalet Bakanlarımızla yaptığım görüşmede, kendilerine gerekli talimatları çok net biçimde verdim. Bir kez daha evlatlarını kaybeden ailelerimize başsağlığı diliyorum. Rabb’im kimseye böyle acılar yaşatmasın diyorum."

'KÖTÜ ALIŞKANLIKLARIN YENİDEN NÜKSETMEYE BAŞLADIĞINI DUYUYORUZ'

Son dönemde özel sağlık kuruluşlarının ücretlendirme politikalarıyla ilgili vatandaşlardan çok sık şikayet aldıklarını aktaran Erdoğan, "Ayrıca artık tamamen eski Türkiye'de kaldığını düşündüğümüz ve sağlık sistemimize zarar veren kimi kötü alışkanlıkların yeniden nüksetmeye başladığına dair hasta yakınlarımızdan serzenişler duyuyoruz. Bunların da üzerine kararlılıkla gideceğimizin bilinmesini istiyorum. Vatandaşlarımız müsterih olsun. Türkiye gerek kapsayıcılık gerekse erişilebilirlik noktasında dünyanın en iyi sağlık sistemlerinden birine sahiptir. Hükümetimiz, sağlık sistemimizin etkinliğinin artması için de elinden geleni yapmaktadır. Gözünü para hırsı bürümüş fırsatçıların içeriden veya dışarıdan sistemi sabote etmesine izin vermeyeceğiz" dedi.

Erdoğan ayrıca yarın Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin'in davetine icabetle Tataristan'ın Kazan şehrine gideceğini, Kazan'da BRICS zirvesi kapsamında düzenlenecek genişletilmiş liderler oturumuna iştirak edeceklerini dile getirdi.

Diğer Haberler

  1. Bahçeli: İmralı ile sağlanacak görüşmeler sonucunda terör örgütünün lağvedildiği açıklanmalı
  2. Ömer Çelik: Türkiye, tarihin doğru tarafında durdu
  3. TBMM'de bu hafta 'Devlet Memurları Kanunu' görüşülecek
  4. Bakan Uraloğlu: ARFF ekipleri 2024'te 481 acil duruma müdahale etti
  5. Türkiye'den Pakistan'a taziye mesajı
  6. Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan helikopter kazasında vefat edenlere taziye mesajı
  7. Bakan Uraloğlu: 2024'te 4 bin 579 gemi denetlendi
  8. Bakan Güler: Suriye'de önceliğimiz, PKK/YPG terör örgütünün bir an önce tasfiye edilmesi
  9. Özgür Özel: Suriye'de acilen demokratik rejimin inşası elzemdir
  10. Bakan Yumaklı: Bal üreticilerinin başka işlere iştirak etmelerine izin vermeyeceğiz

© Copyright 2024

DHA