Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türk siyasetinde de Schröder benzeri siyasetçiler olsun
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Merkel gittikten sonra Almanya'da siyaset bitti. Çok ilginçtir. Ama ben Almanya'da mesela çok takdir ettiğim, hatta daha ileri gideceğim sevdiğim bir lider Schröder’dir. Schröder'in bize karşı olan saygısı çok çok farklıydı. Ve hakikaten iyi bir liderdi. Bizimle olan münasebetleri çok çok farklıydı. Ve ramazanda mesela benim oturduğum masada Schröder alkol filan içmezdi. Böyle saygısı olan bir insandı. Farklı bir insandı. Bizim mesela Schröder'le şu anda hala diyalogumuz devam eder. Hatta zaman zaman Türkiye'ye geldiği de oluyor. Ama Alman siyasetinde Schröder'in çok çok güçlü bir konumu var, güçlü bir yeri var. Ve temennim odur ki; Türk siyasetinde de Schröder benzeri siyasetçiler olsun" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir dizi temaslarda bulunmak üzere gittiği Gaziantep'te Şahinbey Millet Kütüphanesi'nde gerçekleştirilen 'Gençlerle Buluşma' programına katıldı. Açılışını yaptığı 'Gaziantep Şahinbey Millet Kütüphanesi'nin hayırlı olması temennisinde bulunan Erdoğan, "Burası aynı zamanda Türkiye'nin en büyük ikinci kütüphanesidir. Şahinbey Belediye'mizin 218 bin öğrencimizi ecdadımızla buluşturduğu Çanakkale gezileri başta olmak üzere gençlerimize yönelik faaliyetlerini de takdirle karşılıyoruz. CHP'li belediyeler ile AK Parti ve Cumhur İttifakı belediyeciliği arasındaki temel farklardan biri işte budur. Biz mazi ile ati arasında sağlam köprüler kurmayı hedefliyoruz. Onlar ise gençlerin hayallerine set çekmenin umutlarını kırmanın batıdaki marjinal akımları özgürlük maskesiyle ülkemize taşımanın derdindeler" dedi.
'TÜRKİYE'DE ÜNİVERSİTELERİN YAPIMINI HEDEFLEDİK VE YAPTIK'
Erdoğan, Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde üniversite olmadığını söyleyerek, "Sağ olsun Tatlıses'e üniversiteyi filan sorunca ne dedi; 'Oxford vardı da gitmedik mi' dedi? Bu noktada bu incelikleri bildiğimiz için Türkiye'nin dört bir yanında 81 vilayette bu üniversitelerin yapımını hedefledik ve yaptık. Üniversitelerimizin kampüslerini modern ve konforlu öğrenci yurtlarıyla donattık, zenginleştirdik. Şehirlerimizi gençlik ve teknoloji merkezleriyle bilim yuvalarıyla spor tesisleriyle donattık. Hiçbir şehrimizi diğerlerinden ayırmadık, üstün ve ayrıcalıklı görmedik. Bunların hiçbiriyle yetinmeyerek siyasette gençlerimizin önünü açtık. Birilerinin ısrarla karşı çıkmasına statükocu bir anlayışla 'ne gerek var' demesine aldırmadan, seçilme yaşını hatırlayın, 30'dan nereye indirdik, 18'e. Bunu biz yaptık. Ne diyorlardı, 'Parlamentoyu çoluk çocuğa mı bırakacağız.' Biz böyle bir şeyi kabullenmedik. 'Ast olan genç yaşta parlamentoda diri, dingin, genç iradeyi oraya yerleştirmek' dedik ve bunu yaptık. Milli iradenin tecelligahı olan gazi meclisimizde gençlerin daha fazla temsil edilmesini sağladık. Onlara daha fazla imkan tanıdık" dedi.
'BİZ SİZİN ZAMANINIZIN MİSAFİRLERİYİZ'
AK Parti Gençlik Kolları başta olmak üzere partinin tüm birimlerini, tüm kademelerini bir okul olarak gördüklerini belirten Erdoğan, "Bu okullarda ülkesine, milletine ve değerlerine bağlı gençler yetiştirmeye gayret ediyoruz. Bunu muhalefet partilerinde asla göremezsiniz. Onlar gençleri kendi siyasi ajandalarının, rant mekanizmalarının bir parçası işlevsel bir aracı olarak kullanır. Sonra da bir kenara atarlar. Gençlerimizin sorunları bu ülkenin aydınlık yarınlarının inşasında gençlerin söz sahibi olması bizim gündemimizde yer alır ama onların almaz. Onlar ne yaparsa yapsın bizim yol arkadaşımız sizlersiniz. Siz gençlerimizle daha nice uzun yolları el ele, omuz omuza gönül gönüle vererek yürümeye devam edeceğiz. Unutmayın; sizler duruşunuzla, bilginizle, merhametinizle dünyaya örnek olmuş gençlersiniz. Sınırımızın hemen ötesindeki Suriye'de savaştan, ölümden ve zulümden kaçıp ülkemize sığınan milyonlarca insana şefkatle kucak açmış, onlarla ekmeğinizi paylaşmış müşfik gönüllersiniz. Yalnız bu misafirperverlik ruhu bile sizlerle iftihar etmemiz için yeterlidir. Hep söylüyorum; biz sizin zamanınızın misafirleriyiz. Büyüklerimizin bize emanet ettiği sancağı bizden siz devralacaksınız. Türkiye Yüzyılı'nın asıl mimarı yine sizler olacaksınız. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da özgüvenli, bilgili, birikimli ve vicdanlı bir şekilde ülkemize değer katacağınıza yürekten inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Ardından programın soru ve cevap kısmında Erdoğan, gençlerin sorularını yanıtladı.
'NETANYAHU MAHKEMELERİN VERMİŞ OLDUĞU KARARLAR KARŞISINDA NE YAPACAK'
Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nde İslami İlimler 4'üncü sınıf öğrencisi Ayşegül Sarıkaya, 'Filistin meselesi ve 76 yıllık süren İsrail sorunu hakkında biz gençler sizi lider olarak görüp, Türkiye'nin tarihi sorumluluklarına karşı güzel duruşunu her daim biliyoruz. Buna dair hiçbir şüphemiz yok. Hatta Filistin davasının 'yılmaz' savunucularından birisi olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden de şunu bilmenizi istiyorum ki; her daim arkanızda yürümekten gurur duyan bir evladınızım iyi ki varsınız. Allah size sağlık sıhhet versin. Şöyle, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde Netanyahu tutuklama kararı aldı. Bunu nasıl değerlendirirsiniz merak ediyorum' sorusuna, Erdoğan, "Uluslararası Ceza Mahkemesi çok isabetli bir karar verdi. Ama Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin vermiş olduğu bu karara bugüne kadar Netanyahu hiçbir zaman bundan önce de verilmiş kararlar var, uymamıştır. Buna da uymayacaktır. Uysa da uymasa da bu kararın verilmiş olması dünyada özellikle İsrail karşıtı ülkelerin bir onur mücadelesini kazanmış olmalarıdır. Bu çok önemliydi. Böyle bir karar verilmiş oldu. Ve tabii Netanyahu kendi ülkesinde inşallah oradaki mahkemelerin vermiş olduğu kararlar karşısında bakalım ne yapacak" yanıtını verdi.
'BİZİM ÖNÜMÜZDEKİ 2-3 AY ÇOK ÖNEMLİ'
Dünya çok değişik bir süreci yaşadığını söyleyen Erdoğan, "Şimdi Amerika'da bir Trump yönetimi geldi. Trump yönetimiyle birlikte Amerika'daki yeni yönetim nasıl oluşacak? Bunu da tabii göreceğiz. Ve bütün bunlarla birlikte de dünya çok farklı bir yere doğru evriliyor. Onun için de bizim önümüzdeki 2-3 ay çok önemli. Biz de Türkiye olarak elimizden gelen bütün gayreti sarf ediyoruz, ortaya koyuyoruz. Ve mesajlarımızı da ona göre dünyaya veriyoruz" dedi.
'ALİ TAHİR, BENİM BİLAL OĞLUMUN SONDAN İKİNCİ'
Ali Tahir Erdoğan (11), 'Sayın Cumhurbaşkanım, benim aslında bir sorum yok. Ben de 11 yaşında bir genç olarak bu fırsatları bizlere sunduğunuz için size çok teşekkür ediyoruz' dedi. Erdoğan ise "Oğlum kendini takdim etsene" diye sordu. Ali Tahir de, 'Bugün siyasi tecrübe kazanmış oldum" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, "Ali Tahir, benim Bilal oğlumun sondan ikinci" dedi.
'SİYASETİN GİRMEDİĞİ YER Mİ VAR'
İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öğrencisi Ali Sezal, 'Ben bugün size futbol gündemiyle ilgili bir soru sormak istiyorum. Sizin de takip ettiğinizi bildiğim için. Biliyorsunuz futbol kulüplerimiz arasında yoğun bir tartışma var, son dönemde. Bu tartışma sizce Türk futbolunu nasıl etkiliyor? Ayrıca siz takip ettiğinizi bildiğim için size bilhassa cevabını almak istediğim bir soru var. Sizce Türk futbolunda siyaset var mı' sorusuna da Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Sezal öyle bir soru soruyorsun ki ya siyasetin girmediği yer mi var ya? Her yerde maalesef siyaset oraya bulaşıyor. Pazartesi günü Rizespor, Gaziantep ile oynayacak. Burada. Şimdi ne diyeceğim ben? Şimdi siyasetin en popülaritesi 'iyi oynayan kazansın' derler. Burada da, iyi oynayan kazansın. Ama maalesef Türk futbolunda bu kadar kulübümüz var. Bütün bunlara rağmen başarıya gelince hep dip yapıyor. Bu kadar kulüp, bu kadar tesis ama buna rağmen dip yapıyor. Artık bunu aşmamız lazım. Spor Bakanımız burada. İnşallah bunu da aşarız. Rizespor'a, Gaziantep burada bir sıkıntı meydana getirir mi? İyi oynayan kazansın."
'RAMAZANDA SCHRÖDER BENİM OTURDUĞUM MASADA ALKOL İÇMEZDİ'
Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yerel Yönetimler Bölümü öğrencisi Zeynep Barut, 'Eski Almanya Başbakanı Merkel'in içerisinde sizden de bahsettiği bir kitabı yayınlandı. Ve kitabının belli noktalarında sizden 'aramızda bir anlaşma olduğunda çok nazik davrandı ve bana sevgili dostum dedi. Görüş ayrılıklarımız olduğunda ise işlerimiz çözülemiyordu ve konular uzuyordu' gibi belirtileri var. Buradan da anlayacağımız üzere diplomaside kullandığınız stratejiler gerek Türkiye'de gerek de dünyanın diğer bütün ülkelerinde çok derin izler bırakıyor. Merak ettiğim şey diplomatik ilişkilerinizdeki bu başarıyı neye borçlusunuz?' sorusuna da Erdoğan, "İfadeler çok önemli. İfadelerin yanında onlarla olan diyalog mekanizmasını devam ettirmek çok çok önemli. Biz buna 'diplomasi atakları' diyoruz. Şu anda da dünyada liderler arasında zaten 2 kişi kaldık. Şu anda bir ben varım, bir de Vladimir Putin var. Bunu ben olduğum için söylemiyorum, vakayı söylüyorum. 22 yıl bu fakirin görev süresi var. Neredeyse bir o kadar da Sayın Putin'in var. Diğerleri hepsi elemine oldu. Şu anda süreç devam ediyor. Temennimiz odur ki, bu münasebetleri bu diyalog içerisinde sürdürmeye devam edelim. Merkel'in Almanya siyasetinde olunmaz bir yeri vardı. Mesela Merkel gittikten sonra Almanya'da siyaset bitti. Çok ilginçtir. Ama ben Almanya'da mesela çok takdir ettiğim, hatta daha ileri gideceğim sevdiğim bir lider Schröderdir. Schröder'in bize karşı olan saygısı çok çok farklıydı. Ve hakikaten iyi bir liderdi. Bizimle olan münasebetleri çok çok farklıydı. Ve ramazanda mesela benim oturduğum masada Schröder alkol filan içmezdi. Böyle saygısı olan bir insandı. Farklı bir insandı. Bizim mesela Schröder'le şu anda hala diyalogumuz devam eder. Hatta zaman zaman Türkiye'ye geldiği de oluyor. Ama Alman siyasetinde Schröder'in çok çok güçlü bir konumu var, güçlü bir yeri var. Ve temennim odur ki; Türk siyasetinde de Schröder benzeri siyasetçiler olsun" cevabını verdi.
'CUMHURBAŞKANI OLARAK MÜSAADE ETMEM'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gaziantep'te bu kez gençlerin video ile yöneltilen sorularını yanıtladı. Erdoğan, 'Şu anki muhalefet belediyelerinde bir sanatçıya 50- 60 milyon lira para ödendiğini bunu hepimiz biliyoruz. Bunun daha öncesinde Cumhurbaşkanımız da belediye başkanlığı yaptı. Hem de efsane bir belediye başkanlığı yaptı. Bir sanatçıya 50- 60 milyon verilmesi çok fazla değil mi sizce de? Ben bir genç olarak gülmek, eğlenmek, konserlere gitmek istiyorum. Ama bu miktarın da fazla olduğunu düşünüyorum. Cumhurbaşkanımızın da bu konu hakkında fikrini almak istiyorum sizlerden' sorusuna, "Gencin bu sorusu çok çok haklı. Şimdi böyle bir harcamayı şarkıya, türküye, şuna, buna falan filan vermek, hele hele bir taraftan ağlayacaksın, ekonomide şartlar şöyle zor diyeceksin, böyle zor diyeceksin ve böyle bir zamanda kalkıp bu tür harcamaları yapacaksın. Böyle bir şeyin içerisine ben Cumhurbaşkanı olarak ülkemde girmem, müsaade de etmem" cevabını verdi.
'BURS MİKTARINI OCAK AYI İTİBARIYLA 2 BİN LİRADAN 3 BİN LİRAYA YÜKSELTİYORUZ'
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak'a yönelen Erdoğan, "Osman, bu sene ne burs vereceğiz? Bugün uçakta gelirken rakamı aldın benden ne vereceğiz" sorusunu sordu. Bakan Bak ise '3 bin lira dediniz efendim, aylık 3 bin lira" dedi. Erdoğan, "Nasıl 3 bin lira iyi mi? 2 bin alınıyordu. Şimdi onu 3 bine yükselttik. Daha iyi olacak inşallah. Ama bizim Özgür kardeşimiz sağ olsun hala nerelerde yüzüyor" diye konuştu.
'AŞK KİŞİNİN SEVDİĞİNDE YOK OLMASIDIR'
İzmir Demokrasi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisi Azan Türkeli, 'İzmir bir öğrenci şehri olmasına rağmen böyle bir ders çalışabileceğimiz kütüphanemiz yok. 31 Mart'ta da birçok ilçe kaybedildi. Bazı ilçelerde AK Parti'den CHP'ye geçti. Şimdi biraz daha tedirginim, kaygılıyım. Çünkü CHP sizce bu hizmetleri yapabilir mi? Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Çünkü artık İzmir olarak, ülke genelinde öğrenciler olarak böyle hizmetleri bekliyoruz. Bunları da görünce kıskanmıyor değiliz' sorusuna Erdoğan, "Bana göre yapmaz ve yapamaz. Böyle bir derdi yok. Bu bir dert işidir, olduğu gibi. Aşk işidir, hani Veysel Garani'de olduğu gibi; aşk işidir. Aşkınız varsa ben aşkın tanımını şöyle yaptım, şöyle öğrendim, aşk kişinin sevdiğinde yok olmasıdır. Ama bunlarda böyle bir şey yok, hiç. İstanbul'da belediye başkanı olduğum zaman İstanbul çöp, çukur, çamurdu. Ama biz İstanbul'u o 4,5 yıl içerisinde farklı bir hale getirdik. O Haliç adeta bir çamur deryasıydı. Ve oradan 9,5 kilometreye Haliç'in çamurunu taşıdık ve 500 bin metrekare devasa bir park orada oluşturduk. O gün bugündür Haliç şu anda pırıl pırıl, koku diye bir şey yok. Öbür taraftan da Boğaz’dan tünel açarak Haliç'e o tünelle Boğaz’ın suyunu taşıdık. Dağı deldik, bunları bu şekilde yaptık. Ama ne yaparsan yap, oy verecek olan vatandaş. Senin o dağları delip de oraya suyu getirmeni şey yapmıyor. 110 kilometreden Istranca Dağları'ndan o İstanbul'un susuzluğunda İstanbul'a su getirdik. Su yoktu. Dedi ya aşk; aşk dağları bile deldirtir. Böyle" ifadelerini kullandı.
Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği 3'üncü sınıf öğrencisi Mevlana Ahmet Habibullah Süzer, 'O kadar başarısı olan, onlarca hayat hikayesi olan bugünkü Recep Tayyip Erdoğan, 20 yaşındaki Recep Tayyip Erdoğan'a bir şeyler söylemek isteseydi neyi söylerdi? Kısacası 20 yaşındaki halinize neyi söylemek isterdiniz' sorusuna da Erdoğan, "Şimdi Hayati Bey benimle aynı tezgahtan geçti, 'çok zor bir soru' diyor. 20 yaşındayken ben daha üniversiteye imam hatipten mezun olmuş ve üniversiteye adım atan bir öğrenciydim" dedi.
Erdoğan, bugün uçakta gelirken Bakan Bak ile 2 tane KYK yurdu satın almayı, 3'üncüsünün hazırlığını yapmayı konuştuklarını dile getirdi. Erdoğan, Bakan Bak'a Edirnekapı'daki alacakları yurdun kaç öğrenci aldığını sordu. Bakan Bak ise 2 blokta 2 bin olduğu yanıtını verdi. Erdoğan, ismini vermeden öbür büyük olanı işaret ederek Bakan Bak'a sordu. Bak ise 5 bin öğrenci alacaklarını cevabını verdi. Erdoğan, "Derdimiz var bizim, aşkımız var bizim" dedi.
Erdoğan, konuşmasının devamında, "Şimdi Mevlana Ahmet Habibullah Süzer, bu ismin zaten bizi eritti daha başta. Sen ilhamı Mevlana'dan alıyorsun değil mi, maşallah. Ve bu gidişle de inşallah o izi sürmek suretiyle mesneviyi ihmal etme, mesneviyi de okumak suretiyle şöyle ilhamda zenginleşir ve yola öyle devam edersin" ifadelerini kullandı.