Cumhurbaşkanı Erdoğan: Savaş suçlusu olarak İsrail'i dünyaya tanıtacağız
Atatürk Havalimanı'nda gerçekleşen Büyük Filistin Mitingi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail tam 22 gündür açıkça savaş suçu işliyor. Şimdi İsrail, biz de seni savaş suçlusu olarak dünyaya ilan edeceğiz ve şimdi bunun hazırlığı içindeyiz. Bunun çalışmasını yapıyoruz ve savaş suçlusu olarak İsrail'i dünyaya tanıtacağız" dedi.
İsrail'in Gazze'de yaptığı saldırılara tepki çekmek, Gazze'ye destek vermek için AK Parti İstanbul İl Başkanlığı tarafından Atatürk Havalimanı'nda Büyük Filistin Mitingi düzenlendi. Vatandaşlar mitinge Türk ve Filistin bayraklarıyla geldi. Mitinge, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. Miting alanına helikopterle gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a eşi Emine Erdoğan da eşlik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra mitingde KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Birleşik Arap Emirlikleri Meclis Başkanı Saqr Ghobash, Filistin'in Ankara Büyükelçisi Faed Mustafa, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ve DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, Anavatan Partisi Genel Başkanı İbrahim Çelebi de yer aldı. Mitingde sanatçılar Yusuf İslam, Maher Zain ve Ömer Karaoğlu da sahne aldı. Kuran-ı Kerim tilavetinin de yapıldığı mitingde, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da dua etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mitinge 1 buçuk milyona yakın vatandaşın katıldığını belirtti ve katılanlara teşekkür etti.
"GAZZE İÇİN YÜREKLERİMİZİN YANGININI CÜMLE ALEME HAYKIRACAĞIZ"
Burada konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her birinize Filistin davasına sahip çıktığınız, Gazzeli mazlumlara umut olduğunuz için şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Bu toprakları bize vatan olarak bırakan ecdadın tüm şehitlerini, gazilerini, kahramanlarını rahmetle anıyorum. Anadolu Selçuk Devleti'nden Osmanlı'ya ve Cumhuriyete kadar vatan topraklarına hükümranlık mührünü vurduğumuz, devletlerimizin kurulmasına ve yaşatılmasında emeği geçenleri minnetle yad ediyorum. Coğrafyamızın semalarında, bayrağımızın ilelebet dalgalanması, ezanlarımızın kıyamete kadar okunması için emek veren, akıl ve alın teri döken herkese şükranlarımı sunuyorum. Siz bugün burada öyle bir büyük milletsiniz ki, bunu farklı bir şekilde ortaya koydunuz. Öyle büyük bir millet ve devletiz ki ne gücümüz, ne derdimiz, ne mücadelemiz, sadece kendi sınırlarımızda kayimdir. Yarın, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100'üncü yılının coşkusunu yaşarken, bugün Gazze için yüreklerimizin yangınını cümle aleme haykıracağız. Tıpkı geçmişte, Trakya'da, Balkanlarda, Kafkaslarda, Doğu Akdeniz kıyılarının her karışında, Orta Asya'nın, Güney Asya'nın, Afrika'nın dört bir yanında bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz, gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz. Ufkumuzun uzandığı her yerde, kalplerini ve gözlerini bize çevirmiş kardeşlerimizin derdiyle dertlendiğimiz, yardım eli uzattığımız gerektiğinde sınırlarımızı açtığımız kardeşlerimize yaptığımız gibi Gazze için de bugün olduğu gibi kıyamdayız" ifadelerini kullandı.
"HAMAS KİMDİR BUNDAN BİR HABER OLAN BEDHAHLAR VAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Maalesef ülkemin siyasileri içerisinde Hamas'ı Netanyahu'ya bırakan talihsizler var. Netanyahu nasıl teröristse, Hamas da teröristmiş. Yazıklar olsun. Hamas nedir, Hamas kimdir, bundan bir haber olan bedhahlar, talihsizler var. Onlara ülkemde oy atanların da şu anda iyi düşünmesi lazım. Onlara oy verenler iyi düşünmesi lazım. Bugün burada yaşadığımızı tarih bize yaşatmasın inşallah. Bizim ve bizden önceki kuşağın geçtiği dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimizin yaşadığı acıları takip etmekle, anlatmakla geçti. Kırım'dan Karabağ'a, Bosna'dan Kerkük'e, Filistin'den Türkistan'a, Afganistan'dan Çeçenistan'a pek çok coğrafya için biz gözyaşı döktük. Ömrümüz boşuna geçmedi. Bugün birileri Gazze'yi uzakta, çok uzakta, bizimle hiç alakası olmayan bir yer gibi görüyor hatta bunu ne yazık ki açıkça söylüyor. Halbuki 1 asır önce bu millet için, bu ülke için Adana neyse, Gazze de oydu. Tıpkı Edirne neyse, Üsküp'ün, Kırklareli neyse Selanik'in, Mardin neyse Musul'un, Gaziantep neyse Halep'in o olduğu gibi Gazze de vatan topraklarının ayrılmaz sandığımız bir parçasıydı. Nereden nereye geldik. Çanakkale Şehitliği'ne yolunuz düştüğünde ihmal etmeyin, muhakkak gidin. Mezar taşlarının üzerindeki isimlere ve şehirlere iyi bakın. Orada Balıkesirliyle Şanlıurfalı'nın olduğu gibi Gazzeliyle Üsküplünün yan yana yattığını göreceksiniz. Çanakkale Şehitleri listesinde Gazze verdiği 53 şehitle bugün sınırlarımızın içindeki şehirlerin çoğunun üstünde yer alıyor. Bizi kanımız kadar, canımız kadar sevdamız kadar kendimizden olan tüm bu topraklardan ne yazık ki ayırdılar. Sadece fiziki olarak ayırmakla kalmadılar, zihnimizden ve kalbimizden sökmek için de her türlü fırıldağı çevirdiler. Milyonlarca insanımızın hayatını kaybettiği, milyonlarcasının evlerini bırakıp Anadolu'ya sığınmak zorunda kaldığı kara günlerden aldığımız dersleri asla unutmamalıyız. Gazze'deki Filistinli kardeşlerimize destek için bir araya geldiğimiz şu muhteşem toplantıda bir daha asla yeni Gazzeler ortaya çıkmasına izin vermeme azmiyle ayrılmalıyız" ifadelerini kullandı.
"ÜLKEMİZ TOPRAKLARINI DA KAPSAYAN BİR İHANET HARİTASI ÇIKAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hiç şüphe yok ki Türkiye tarihiyle, kültürüyle, coğrafyasıyla, medeniyetiyle, büyük bir devlettir. Aynı zamanda Türkiye sahip olduğu tüm vasıflarından yana asla bitmeyecek büyük tehditlerin, büyük projelerin hedefinde bir ülkedir. Ülkemizin güneyinde, kuzeyinde, doğusunda, batısında ve hatta bunların ötesinde yaşanan hiçbir hadisenin çıkan hiçbir krizin, kurulan hiçbir ittifakın Türkiye üzerine oynanan oyunlardan bağımsız olmadığını bilin. Hamas terör örgütü değildir dedim ya, bundan İsrail çok rahatsız oldu. Zaten başka bir şey beklemiyorduk. Bunu söyleyeceğinizi biliyorduk. Bunu bildiğimiz için de açık ve net olarak ifade ettik. Galip olan sadece Allah'tır. Sadece Gazze'de yaşanan katliamı telin etmekle kalmıyoruz. Onunla birlikte kendi İstiklalimizin ve istikbalimizin de müdafaasını yapıyoruz. Sultan Abdülhamit oralarla az mı haşır neşir oldu. İsrailli yöneticilerin en üst seviyede dile getirdiği kavramların altını kazıyın. Hepsinin içinden ülkemiz topraklarını da kapsayan bir ihanet haritası çıkar. 1947'de Gazze, Filistin buralar neydi? Bugün ne? Yav İsrail sen buralara nasıl geldin? Nasıl girdin? Sen bir işgalcisin. Sen bir örgütsün, dolayısıyla Türk milleti bunu biliyor" dedi.
"ZİYARETE GELEREK AF DİLİYORLAR, BİZİM BÖYLE BİR DERDİMİZ YOK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Batı sana borçlu, ama Türkiye'nin sana borcu yok. Onun için bu kadar rahat konuşuyoruz. Türkiye sana borçlu olmadığı için Erdoğan böyle konuşuyor ama ne yazık ki Batının her ülkesi sana borçlu. Borçlu olduğu için de konuşamıyorlar. Seni ziyarete geliyorlar. Ziyarete gelerek senden adeta af diliyorlar. Bizim böyle bir derdimiz yok. Biz mazlumlardan yanayız. Şair ne diyor; zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem, gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım. Boğamazsam da hiç olmazsa yanımdan kovarım. Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale, bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale. Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum… Biz işte zulüm karşısında her zaman mazlumun yanında yer almış bir milletiz. Karşımızda Kudüs işgal edildiğinde bu kutlu beldenin fatihlerinden Sultan Selahaddin'in türbesine gidip bin yıllık kinlerini kusanların siyaseti var. Karşımızda İstanbul'un işgali sırasında 1453'teki fethin rövanşı edasıyla hareket edenlerin kursaklarında kalan hevesleri var. Hatırlayın, duvarlara 1453'ü yazanları unutmuyoruz değil mi? O çapulculara bu ülkeyi, o kadar. Karşımızda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Ermenileri, Ege, Marmara ve Karadeniz'de Rumları kışkırtıp milletimizi yok etmeye kalkanların modern versiyonları var. Karşımızda son 2 asırdır bizi siyasi, coğrafi, sosyal, ekonomik olarak adeta dilim dilim doğrayanların kapanmamış hesapları var. Bu basit gerçeği gafletten, anlamayarak ihanetle örtmeye kalkarak gavurun kılıcını çalanların hakikatleri ters yüz etmesine izin vermeyeceğiz. Mutabık mıyız bunda? İzin vermeyeceğiz, bunda anlaştık mı?" ifadelerini kullandı.
"UKRAYNA'DA ÖLENLER İÇİN GÖZYAŞI DÖKTÜNÜZ, GAZZE'DEKİLER İÇİN NİÇİN SESİNİZ ÇIKMIYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dün, Ukrayna Rusya savaşında katledilen siviller için timsah gözyaşları dökenler, bugün binlerce masum çocuğun ölümünü sessizce seyrediyor. Yahu, Ukrayna'da ölenler için gözyaşı döktünüz de, Gazze'de ölen bu yavrular için niçin sesiniz çıkmıyor. Ey Batı, size sesleniyorum. Siz, yeniden bir hilal haçlı müdahalesi mi estirmek istiyorsunuz? Eğer böyle bir gayretin içerisindeyseniz, biliniz ki bu millet ölmedi. Bu millet dimdik ayakta ve yine aynı şekilde, aynı kararlılıkla, Libya'da neysek, Karabağ'da neysek, bilesiniz ki Orta Doğu'da da oyuz. Bu tablo bile bize tek başına çok şey anlatıyor. Biz bu riyakarlığı, bu çifte standardı, bu vicdan ve ahlak dışı ayrımcılığı PKK'nın, DEAŞ'ın, FETO'nun saldırılarında karşılaştığımız tabloyla defalarca yaşadık. Terörle mücadele bahanesiyle on binlerce kilometre öteden gelip milyonlarca insanı hunharca katledenler bize kendi sınırlarımızı, kendi vatanımızı, kendi vatandaşımızı koruma hakkı vermek istemediler. Bilhassa son 10 yıldır terörle mücadele adına ne yaptıysak, hangi başarıyı kazandıysak bunlara rağmen gerçekleştirdik. İnşallah bundan sonra da bir gece ansızın gelebiliriz şiarıyla kendi çizdiğimiz yolda ilerlemeyi sürdüreceğiz" dedi.
"GAZZE'DE YAŞANAN KATLİAM BATININ ESERİDİR"
Erdoğan, "Cumhurbaşkanınız olarak, biz milletimizi seviyoruz. Milletimize fedai can etmeye hazırız. Milletimizle beraber bu yolda ilerlemeye her an hazırız. Çünkü tarihte nasıl destanlar yazdıysak bu millet yeni destanlar yazmaya da Allah'ın izniyle hazırdır. Gençler, bunlar dediğimizin kimler olduğunu biliyorsunuz değil mi? Amerika'sıyla, Avrupa'sıyla, iplerini onların tuttuğu tüm piyonlarıyla, merhum Mehmet Akif'in tek dişi kalmış canavar diye tarif ettiği batıdan bahsediyorum. Gazze'deki katliamın da en büyük sorumlusu işte bu batıdır. Varlıklarına kendi evlerinde bile tahammül edilemeyen kimi vicdanlı sesleri bir kenarda tutacak olursak, Gazze'de yaşanan katliam topyekün batının eseridir. Yahu o yavrunun annesinin saçlarına sarılıp, annemi ben saçlarından tanırım deyişini bir kenara koyabilir miyiz? Çocuk katillerine verdikleri tam desteği demokrasi, insan hakları, adalet gibi kavramlarla gizlemeye çalışmaları da ayrı bir komedidir" diye konuştu.
"İSRAİL GÜNÜ GELDİĞİNDE FEDA EDİLECEK BİR PİYONDUR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Herkes biliyor ki İsrail bölgede sadece günü geldiğinde feda edilecek bir piyondur. Daha düne kadar uğradıkları mezalim üzerinden dünyayı ayağa kaldıranların bugün sergiledikleri sınırsız zalimliği başka türlü izah etmek mümkün değildir. Bölgede oynanan oyunun asıl sahipleri İsrail yönetiminin şımarıklıklarına kol kanat gerenlerdir çünkü İsrail onlara rağmen adım atamaz. Atmaya kalksa bile 3 gün dayanamaz çöker. Batı kendi elini kirletmeden kimi zaman parayla satın alarak, kimi zaman fitneyle birbirine düşürerek, kimi zaman İsrail örneğinde olduğu gibi suçlarının üstünü örterek araç kullanmayı, alet kullanmayı sever. Biz bunları iyi tanırız, iyi biliriz. Hiçbir oyunun sonsuza kadar sürmeyeceği gibi batının bu sinsi ve kirli taktiği de artık deşifre olmuştur. Bunu en iyi de biz biliyoruz. Biz Irak ve Suriye'nin kuzeyinde karşımıza çıkartılan ciğeri beş para etmez teröristlerin gerisinde kimlerin olduğunu gayet iyi biliyoruz. PKK'nın, YPG'nin, FETO'nun arkasında kimler var? İsrail de var. Para ise para, silah ise silah. Bunlar veriyorlar. Bunları biz biliriz. Benim milletim de bunları gayet iyi bilmeli. Biz Avrupa ve Amerika yönetimlerinin kulislerinde ülkemiz aleyhinde çevrilen dolapları gayet iyi biliyoruz" dedi.
"SAVAŞ SUÇLUSU OLARAK İSRAİL'İ DÜNYAYA TANITACAĞIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz lafa gelince liberal, özgürlükçü, serbest piyasacı, insan hakları savunucusu kurum ve kişilerin gerçekte hangi gayelerle ülkemizin ayağına çelme taktığını gayet iyi biliyoruz. Şimdi aynı hakikatlere Gazze'de şahit oluyoruz. Batı dünyası Gazze'deki çocuk, kadın, masum katliamını meşrulaştırmak için siyasetçisinden medyasına seferber oldu. İsrail tam 22 gündür açıkça savaş suçu işliyor. Şimdi İsrail, biz de seni savaş suçlusu olarak dünyaya ilan edeceğiz ve şimdi bunun hazırlığı içindeyiz. Bunun çalışmasını yapıyoruz ve savaş suçlusu olarak İsrail'i dünyaya tanıtacağız. Ama batılı liderler bırakın buna tepki göstermeyi, İsrail'e ateşkes çağrısı dahi yapmıyor. Ey batı, ne kadar çocuk ölmesi lazım? Ne kadar kadın ölmesi lazım? Ne kadar yaşlı ölmesi lazım ki siz ateşkesi ilan edin. Bu son tavrıyla batının günah defteri bir kez daha boyunu fersah fersah aşmıştır. Elbette her ülkenin kendini savunma hakkı varmış. Tamam da, adalet nerede? Gazze'de savunma değil, açık ve alçak bir katliam yürütülmektedir. Gazze halkını bir silah gibi kullandıkları açlıkla, susuzlukla, yakıtsızlıkla, sağlık hizmetlerini çökerterek topluca yok etme peşindeler. Bu geceyi yaşadık değil mi? Gazze'nin hali neydi, gördünüz değil mi? Her taraf karanlık, hiçbir şey yok. Yiyecek bir şey yok. Hastaneler karanlık. Düşünün anestezi kullanmadan ameliyat yapıyorlar. Operasyonlarını karanlıkta yapıyorlar. Ey dünya, bütün bu gerçekleri görüyorsunuz. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri haykırıyor ama duymuyorsunuz, sağır oldunuz, kör oldunuz. Bunlara asla kulak vermediniz. Ben Davos'ta demiştim ya, siz öldürmeyi iyi bilirsiniz demiştim. Bunlar öldürmeyi iyi bilenler. Dün birbirlerini gırtlaklıyor, Yahudileri gaz odalarında topluca yok ediyor, attıkları atom bombasıyla içindeki insanlarla birlikte şehirleri haritadan siliyorlardı" diye konuştu.
"GAZZE HEPİMİZİN MESELESİDİR"
Erdoğan, "Şu anda aynı zihniyet bugün de Gazze'de. Daha önce Karabağ'da, Bosna'da, Irak'ta, Suriye'de, Arakan'da, Afrika'nın pek çok yerinde bu zulümleri gördük. Vahşetin doğrudan veya dolaylı failidir bunlar. İşte bunun için Gazze sadece orada hayata tutunma mücadelesi verenlerin değil, hepimizin meselesidir. Bu meseleyi insani ve İslami zeminin dışına çıkartmaya çalışanlara da bir çift sözümüz var. Kendi küçük siyasi oyunlarını, köhnemiş tarihi hesaplarını, hastalıklı taassuplarını Gazze'deki mücadelenin önüne geçirenlere diyoruz ki, yapmayın. Gazze'de öldürülen veya her an öldürülme tehdidi altında yaşayan masum çocukların kadınların, erkeklerin vebaline girmeyin. Gazze'de işlenen insanlık ve savaş suçlarına ortak olmayın. Yakın geçmişte Irak'ta, Suriye'de, coğrafyamızın diğer köşelerinde yaşananlardan ders alın. Bakınız, Filistin'in ünlü şairi ne diyor. Zalim düşmana bağırdım, Ey Filistin senin adına. Ölürsem, ey böcekler vücudumu didik didik edin. Karınca yumurtasından kartal çıkmaz hiçbir vakit yalnız yılan çıkar zehirli yılanlardan. Ben barbarların atlarını iyi bilirim. Bir ben dururum onların karşısında, bir ben. Gençliğin yüreğiyim her daim, yüreğiyim beyaz kanatlı atlıların. Karınca yumurtasından kartal çıkmayacağı gibi batının vicdanın merhamet, küçük hesaplarla hareket edenlerin heybesinden hayırlı neticeler asla sadır olmaz. Bunun için hiç değilse artık hangi kökene, hangi inanca hangi mezhebe sahip olursa olsun, coğrafyamızdaki tüm toplumlar olarak bir olmalı, birlikte olmalı, beraber hareket etmeliyiz. Aksi takdirde teker teker herkesin aynı akıbete düçar olması kaçınılmazdır. Bölge ülkelerinin ve halklarının tamamını birliğin rahmetinde buluşmaya, ayrılığın azabından uzak kalmaya davet ediyoruz" şeklinde konuştu.
"GAZZE HALKININ SERGİLEDİĞİ DURUŞ TARİHE ŞANLI BİR DİRENİŞ DESTANI OLARAK YAZILACAKTIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail'in 7 Ekim'de başlattığı saldırılardan bu yana şehit olan çocukların sayısı 3 bin 600'ü, şehitlerin tamamının sayısı da 7 bin 700'ü bulmuştur. Şehit edilenler arasında 500 sağlık çalışanı, 25 gazeteci, 38 birleşmiş milletler görevlisi de var. Yaralanan 19 bin 734 Gazzelinin sığındığı hastaneleri vuran bir vahşetle karşı karşıyayız. İnsanların alışveriş yaptığı Pazar yerleri, okullar, sokaklar, ayakta kalan her türlü bina bu barbarlığın hedefidir. Kesintisiz süren bombardımanlarda 30 bin bina, 200 bini aşkın konut yerle yeksan oldu. Neredeyse hiçbir Gazzelinin başını sokacak evi, işini yürütecek dükkanı kalmadı. Elektrik, su, kanalizasyon alt yapısı zaten tümüyle imha edildi. Dışarıdan yardım getirilmesine izin verilmediği için elektrikten gıdaya, sağlık ve temizlik malzemesine kadar tüm insanı ihtiyaçlar karşılanamaz halde. Dün geceden beri yapılanlar ise tam anlamıyla bir cinnet halidir. Tüm bu vahim tabloya rağmen Gazze halkının sergilediği vakur, kararlı ve inançlı duruş tarihe şanlı bir direniş destanı olarak yazılacaktır. İman ve azim öyle bir haslettir ki atalarımızın deyimiyle tekeden süt çıkartır. İmandır o cevher ki, ilahi ne büyüktür. İmansız olan paslı yürek sinede yüktür. Sabır ve kararlılık öyle bir haslettir ki, aynı noktaya vuran su damlalarının yaptığı gibi mermeri bile deler. Filistin direnişi, Gazze'deki son hadiselerle, geçmişte yaşadığı sıkıntıları aşarak işte böyle bir cesaret ve aldanma hikayesine dönüşmüştür. Esasen bu ruh ve heyecan Filistin halkında hep vardı. Sadece İsrail'in ve onu destekleyenlerin orantısız saldırıları ile bölge ülkelerinin geçmişteki dirayetsiz tutumları yüzünden Filistin halkı ihtiyaç duyduğu ve hak ettiği desteği alamıyordu. Filistin halkının direniş kararlılığını yine şairin diliyle söyleyeceğim. Dişlerimle savunacağım yurdumun her karış toprağını, dişlerimle. Başka yurt istemem onun yerine. Assalar damarlarımdan beni istemem gene. Buradayım hala, aşkımın tutsağı, evimin çevresinde, yurdumun peşinde. Buradayım hala. Yıkamazlar beni ne kadar çarmıh yükleseler omuzlarıma. Buradayım hala. Tutarak sizi... tutarak... tutarak avuçlarımda. Dişlerimle savunacağım yurdumun her karış toprağını, dişlerimle. Gazzeli dişleriyle yurdunu savunmaya hazır. Biz de hazır mıyız? Bu millet yapar. Dün yaptı, bugün de yapar, Allah'ın izniyle yarın da yapar. Buna da hazırlıklı olmamız lazım. Geçmişte yurtlarını bir süre terk edenlerse geri geldiklerinde huzuru bulacaklarını sanan veya kendilerine o şekilde telkin edilen Filistinlilerin hiçbiri bir daha evlerine dönemediler. Şimdi aynı şeyi Gazze halkı için söylüyorlar. Ne diyor bu ahlaksızlar? Gidin diyorlar. Nereye diye sorulduğunda, çöle gidin… Şu ülkeye geçin diyorlar. Şu kapıya yönelin diyorlar. Yaralı veya çaresiz olduğu için bu söze kulak vererek yola düşenlerin de tepelerine bomba yağdırıyorlar. Çünkü bunlar sadece öldürmeyi bilir. Zalimin başına yağdırdığı bombalara rağmen Gazze halkının evini, şehrini terk etme kararlılığını buradan milletim adına saygıyla selamlıyorum" ifadelerini kullandı.
"O GÜN SİZE UZANACAK ELLERİ YANA DÜŞÜRMEMEK İÇİN GELİN, BUGÜN BİZE KULAK VERİN"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze'deki milyonların dilinden Filistinli şairin şu mısralarının döküldüğüne tüm kalbimle inanıyorum. Şair ne diyor? Füze sizden, taş bizden. Kılıç sizden, kan bizden. Ateş sizden, can bizden. Saatlerinizi de alın vaktimizden ve defolun. Kirletmeyin güvercin ellerimizi. Çekin elinizi ekmeğimizden ve tuzumuzdan, yaramızdan, suyumuzdan ve toprağımızdan. Alın hissenize düşeni de kanımızdan, haydi defolun. İnşallah zalimlerin, Filistin halkının hayatından defolup gidecekleri günleri de göreceğiz. İnsanlık tarihinin hiçbir döneminde zalimin zulmünün sonsuza kadar sürdüğü vaki değildir. İsrail'in tam 75 yıldır kesintisiz sürdürdüğü zulüm de elbet bir gün bitecektir. Kendi evleri yanmaya başladığında, sırtını dayadığı batılılar çıkıp gidecek ve İsrail bu coğrafyada 75 yıldır zulmettiği insanla ve onların kardeşleriyle baş başa kalacaktır. İsrail bak burayı iyi hatırla. Türkiye, tıpkı 500 yıl önce olduğu gibi İkinci Dünya Savaşı'nda olduğu gibi, başı dara düşen her mazlumla birlikte bu insanların da umudu olacaktır. Geçtiğimiz günlerde İsrail yönetimine yaptığım çağrıyı burada bir kez daha ifade ediyorum. Boyunuzu da, çapınızı da, yüreğinizi de aşan zırvalarla, tavırlarla, sözlerle, Türk milletinin merhamet duygularını törpülemeyin. Çünkü emin olun tıpkı atalarınız gibi sizler ve sizlerin de çocukları ilerde buna ihtiyaç duyacak. Türkiye'ye ihtiyaç duyacak. O gün size uzanacak elleri yana düşürmemek için gelin, bugün bize kulak verin. Gelin, bugün mazlumlara yardım ulaştırma talebimize, barışı tesis etmek için diyalog kapılarını açma çağrımıza kulak verin. Gelin, bugün kendinizin ve çocuklarınızın geleceği için belki de hayatınızda ilk defa hayırlı bir adım atın. Biz adil bir barışın kaybedeni olmayacağına olan samimi inancımızla hareket ediyoruz. Muhataplarımızı da aynı anlayış etrafında buluşmaya çağırıyoruz. İsrail'in kurulduğu günden beri yürüttüğü saldırılarla adım adıma evlerinden, yurtlarından, vatanlarından, canlarından ettiği, bir Filistin gerçeği var. Bu zulme karşı dişiyle, tırnağıyla, özellikle direnmek durumunda kalan Filistin halkına Filistin analarının ak sütü gibi helaldir" dedi.
"İSRAİL'İN İNSAN ÖLDÜRME NOKTASINDA EN UFAK BİR DERDİ YOK"
Erdoğan, "Bu süreçte böylesine ateş ve kan kokan bir iklimde tasvir edilemeyecek kimi hadiseler yaşanmıştır. Bunların hiçbiri Filistin halkının çeşitli isimler altında sürdürdüğü direnişi itibarsız hale getirmek için yürütülen kampanyaların bahanesi olamaz. Ey İsrail, oylama yapıldı Birleşmiş Milletler'de. Ne oldu? 120 ülke, İsrail'e ne dedi? Ateşkes için evet deyin dedi. 40 ülke çekimser kaldı. 13-14 tane ülke İsrail'in yanında yer aldı. Yani İsrail sen dünyada yalnızlığa mahkumsun. Bundan sonra da mahkum olacaksın. Görünen bu. Ne yaparsan yap ve şu anda Birleşmiş Milletler bu kararı vermek suretiyle güzel bir adım attı. İnşallah İsrail topraklarındaki sivillere yönelik saldırıları biz de doğru bulmuyoruz. Bunu her vesileyle ifade ettik. Savaşın bir ahlakı ve hukuku var. Sivilleri hedef almak bu ahlaka ve hukuka sığmaz. İsrail topraklarında kaç sivilin hayatını kaybettiği bile şu ana kadar doğru dürüst açıklanmadı. Ama her ne şekilde olursa olsun hayatını kaybeden her sivil için biz üzüntülüyüz. Ama İsrail'in böyle bir derdi var mı? İsrail'in insan öldürme noktasında en ufak bir derdi yok. Çünkü açık ve net. Biz öldürmeyi iyi biliriz, öyle diyorlar… Ama bilesiniz ki bunun bedelini eninde sonunda, ağır ödeyeceksiniz. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Bu çocukların bu kadınların, bu Gazzeli'nin ahı sizi bir gün vuracaktır. Ben şu anda milletimin burada gösterdiği şu duruşu ve inanıyorum ki gönül dünyanızdan gelen şu öfkeyi, şahsım, milletim adına gerçekten selamlıyorum. Karşınızda ben de gerçek manada eğiliyorum. Gazze'de çocukların, kadınların, masum insanların hunharca katledilmesi karşısında bizim durmamız mümkün değil. Siz de bugün bunu yaptınız ve 1,5 milyona yakın İstanbullu burada toplandınız. Allah sizlerden razı olsun" ifadelerini kullandı.