Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sakın Fransız mallarını almayın
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fransa’da nasıl ki Türk markalı mal satın alınmasın deniyorsa ben de milletime sesleniyorum, sakın Fransız mallarını almayın." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde 'Mevlid-i Nebi Haftası Açılış Programı'na katıldı. Burada konuşan Erdoğan, koronavirüs salgınına değinerek, "Güçlü sağlık altyapımız, vakitlice aldığımız tedbirler ve sağlık çalışanlarımızın fedakarlıkları sayesinde diğer ülkelere göre hamdolsun bu sağlık krizini daha hafif geçiriyoruz. Milletimden tüm dünyada hasta sayılarının ürkütücü boyutlara ulaştığı bugünlerde, tedbirlere daha fazla hassasiyet göstermelerini özellikle rica ediyorum" dedi.
Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un İslam karşıtı söylemlerinin ardından yaşanan İslamofobik saldırılara ilişkin, "Fransa'nın akli noktada kontrole muhtaç olan liderinin teşvikiyle bu saldırılar yapılmaya başlandı. Fransa'da nasıl ki 'Türk markalı mal satın alınmasın' deniyorsa ben de buradan milletime sesleniyorum, Fransız mallarını asla satın almayın. Buradan Almanya Başbakanı Angela Merkel'e de sesleniyorum. Hani sizde din özgürlüğü vardı, hani sizde din veya dinini yaşayanlara karşı devletinizin güvencesi vardı. Peki bir sabah namazında nasıl oluyor da 100'ü aşkın polis camiye saldırıyor? Bunların tam tersini siz bugüne kadar Türkiye'den duydunuz mu? Hayır. Niye, çünkü bizde gerçek din özgürlüğü var" diye konuştu.
'MİLLİ GÜVENLİK MESELESİ OLARAK DEĞERLENDİRİYORUZ'
"Bu olaylar oldukça tehlikeli, Avrupalı Müslümanlar için çok vahim sonuçlar doğurabilecek bir sürecin işaret fişeğidir" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şu ikazı yapmakta fayda görüyorum. Düşmanlaştırarak elde edebileceğiniz hiçbir kazanım yoktur. Çapsızlığınızı perdelemek için girdiğiniz bu yolun sonu felakettir. İkinci dünya savaşında yaşanan katliamlardan herkes ders çıkarmalıdır. Irkçı saldırılar kan ve gözyaşından başka bir şey getirmemiştir, getirmeyecektir. Türkiye vatandaşlarının hak hukuk ve güvenliğini korumakta kararlıdır. Bu düşmanlığı milli güvenlik meselesi olarak değerlendiriyoruz. Avrupalı siyasetçiler Macron'un başını çektiği nefret kampanyasına 'dur' demelidir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Nasıl ki Fransa 'Türk markalı mal satın almayın' diyorsa, ben de şimdi buradan milletime sesleniyorum; 'sakın Fransız markalara asla iltifat etmeyin, bunları satın almayın'" dedi.
Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 'Mevlid-i Nebi Haftası' açılış programı, Doç. Dr. Fatih Koca ve ekibinin tasavvuf musikisi dinletisi ve Kuran-ı Kerim tilavetiyle başladı. Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslümanların içinde bulunduğu ahvale dikkat çekerek, İslam aleminin gerçekten sancılı imtihan ve zorluklarla dolu günler yaşadığını, zulmün, terörün ve işkencenin her an işlendiği bir dönemi yaşadıklarını dile getirdi. Erdoğan, "Asırlar boyunca barışla, ilimle, hikmetle anılan İslam beldelerinden bugün ne yazık ki göğe ezan sesleri değil, anaların feryatları, çocukların çığlıkları, bombalarla enkaza çevrilen camilerin dumanları yükseliyor. Tüm dünyanın gözleri önünde Filistin’de zulüm, Arakan’da şiddet, Türkistan’da baskı, Irak ve Afganistan’da terör can almaya devam ediyor. Sırf Müslüman oldukları için öldürülen, evlerinden, yurtlarından kovulan yüzbinlerce Müslüman var" dedi.
'SAKIN FRANSIZ MARKALARI SATIN ALMAYIN'
Misyonerler tarafından din değiştirilmeye zorlanan, evlatları kendilerinden koparılan milyonlarca Müslümanın varlığına da işaret eden Erdoğan "Etnik ve dini kimliğinden dolayı şiddet, baskı gören, ayrımcılığa uğrayan milyonlarca kardeşimiz var. İşte Fransa’da, Almanya’da yaşananlar. Bütün bunlar dünyanın gözü önünde oluyor. Fakat batı, özellikle Hristiyan dünyasına sesleniyorum, Musevilere sesleniyorum; Her şeyden önce insanız, insan olarak bizim dinimizde Hristiyan olmak suç değildir, biz ona da sahip çıkıyoruz aynı şekilde Museviye de sahip çıkıyoruz. Ama gelin Fransa’da eğer Müslümanlara bir zulüm varsa hep birlikte biz oraya da sahip çıkalım diye buradan dünya liderlerine sesleniyorum. Özellikle Avrupa ülkelerinde İslam ve Müslüman düşmanlığının adeta veba gibi toplumlara sirayet ettiğini görüyoruz. Müslümanlara ait işyerleri, evler, ibadethaneler, okullar hemen her gün ırkçıların ve faşist grupların saldırısına maruz kalıyor. Şimdi ben buradan milletime sesleniyorum. Nasıl ki Fransa 'Türk markalı mal satın almayın' diyorsa, ben de şimdi buradan milletime sesleniyorum, 'sakın Fransız markalara asla iltifat etmeyin, bunları satın almayın'" ifadelerini kullandı.
'HANİ SİZDE DİN ÖZGÜRLÜĞÜ VARDI?'
Müslüman kadınların kılık kıyafetlerinden dolayı taciz ve hakaretlere uğradığını, Müslüman çocukların olmadık bahanelerle eğitim öğretim haklarının ellerinden alındığını belirten Erdoğan, "Gün geçmiyor ki Müslümanlara ait bir ibadethaneye, mescide, derneğe yapılan saldırı haberini almayalım. İşte son olarak Almanya ve Avustralya. Ben buradan Şansölye Merkel’e de sesleniyorum. Hani sizde din özgürlüğü vardı? Hani sizde din veya dinini yaşayanlara karşı devletinizin güvencesi vardı? Peki bir sabah namazında nasıl oluyor da yüzü aşkın polis camiye saldırıyor? Bunların tam tersini siz bugüne kadar Türkiye’den duydunuz mu? Hayır. Niye? Çünkü bizde gerçek din özgürlüğü var; ama bunlarda yok. Gün geçmiyor ki Müslümanların inanç ve ibadet hürriyetlerini kısıtlayan bir uygulamayla karşılaşmayalım. Gün geçmiyor ki Peygamber Efendimizi, mukkades kitabımız Kur’an-ı Kerim’i hedef alan bir edepsizlikle, bir alçaklıkla muhatap olmayalım. İşte Fransa’da yaşananlar. Ne yazık ki Fransa’nın akli noktada kontrole muhtaç olan liderinin teşvikiyle bu saldırılar yapılmaya başlandı. Bugün lafa gelince demokrasiyi kimseye bırakmayan birçok batılı devlette Müslümanlara yönelik hukuksuzluklar adeta sıradan hale gelmiştir. İslam ve Müslüman düşmanlığı kimi Avrupa ülkelerinde bizzat devlet başkanı seviyesinde teşvik edilen desteklenen bir politika haline gelmiştir" diye konuştu.
'İSLAMSIZ BİR DİNDARLIK ANLAYIŞI DAYATILMAKTADIR'
Irkçı terörizme de dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşte siz gerçek manada faşistsiniz. Siz gerçek manada Nazi'nin adeta zincir halkalarısınız. Irkçı terörizm medya ve siyaset eliyle, çoğu zaman da güvenlik birimlerinin göz yummasıyla toplumda yaygınlaşıyor. İkinci Dünya Savaşı öncesinde Avrupa'daki Musevilere karşı yürütülen linç kampanyasının bir benzerine bugün Müslümanlar maruz kalıyor. Avrupalı Müslümanlar bilinçli, planlı, kasıtlı bir şekilde kandan ve şiddetten beslenen yapıların kucağına itiliyor. Fransa başta olmak üzere pek çok Avrupa ülkesinde şahit olduğumuz manzara işte budur. Açık söylüyorum, günümüzde batıda Müslüman olmak Müslümanca yaşamak İslam'a göre hayat sürmek giderek imkansız hale geliyor. FETÖ gibi örgütler en üst düzeyde korunurken, dininin gereğini yapmaktan başka gayesi olmayan samimi müminler dışlanmakta, ötekileştirilmektedir. Müslümanların canına kast eden grupların önü açılırken meşru zeminde faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşları baskıya uğramaktadır. DEAŞ gibi teröristlerin işlediği cinayetlerin faturası dinimize ve müminlere kesilerek Müslümanlara yönelik kin ve nefret dili körüklenmektedir. Müslümanlara farklı isimler ve kisveler altında İslamsız bir dindarlık profan bir din anlayışı dayatılmaktadır" dedi.
'ÇOK VAHİM SONUÇLAR DOĞURABİLECEK BİR SÜRECİN İŞARET FİŞEĞİ'
Batıda yükselen İslam karşıtlığının bugün artık kutsal kitaba, Peygambere ve tüm kutsallara yönelik topyekün bir saldırıya dönüştüğünün altını çizen Erdoğan, "Esasen farklı din mensuplarına yönelik tehcir, engizisyon ve soykırım uygulamaları Avrupa’nın yabancısı olduğu bir pratik değildir. Alışkındırlar buna. 80 yıl önce Musevilere karşı işlenen insanlık dışı suçları, daha 25 sene önce Srebrenitsa’da Bosnalı kardeşlerimize yapılanlar halen hafızalardadır. Son günlerde yaşanan hadiselerin devlet başkanı düzeyinde sergilenen hadsizliklerin, sabah namazı vaktinde camilerimize yapılan polis baskınlarını sıradan vakalar olarak görmüyoruz. Bu olaylar oldukça tehlikeli, Avrupalı Müslümanlar için çok vahim sonuçlar doğurabilecek bir sürecin işaret fişeğidir. Ciddi bir inanç buhranı içinde olan batı toplumları, İslam’ı ve Müslümanları hedef alarak buradan çıkış yolu aramak gibi yanlışa düşmüşlerdir. Batılı siyasetçiler iç ve dış politikadaki başarısızlıklarının üstünü Müslümanları hedef haline getirerek örtmeye çabalıyor. Koronavirüs salgının sebep olduğu ekonomik sıkıntıların faturası bile Müslümanlara ve göçmenlere kesilmeye çalışılıyor. Bu nefret ikliminin günlük siyasetin olağan gerilimleriyle hiçbir bağının olmadığı açıktır. Korkarım çok daha karanlık çok daha sinsi bir planın çarkları işlemektedir" mesajını verdi.
'GİRDİĞİNİZ BU YOLUN SONU FELAKETTİR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 milyonu vatandaşı Avrupa’da yaşayan bir ülkenin Cumhurbaşkanı olarak muhataplarına ikaz yapmakta fayda gördüğünü söyleyerek "Müslümanları düşmanlaştırarak elde edebileceğiniz hiçbir kazanım yoktur. Çapsızlığınızı perdelemek amacıyla girdiğiniz bu yolun sonu felakettir. İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanan katliamlardan herkes ders çıkarmalıdır. Irkçı terörizm Avrupa’ya kan, gözyaşı ve iç çatışmadan başka bir şey getirmemiştir, getirmeyecektir. 2011 yılında Norveç’te bir caninin katlettiği 77 masum izlediğiniz bu politikaların ne tür acı sonuçlar doğuracağını göstermiştir. Türkiye vatandaşlarının hak, hukuk ve güvenliğini korumakta kararlıdır. İslam düşmanlığı ve ırkçı terörizmi bir milli güvenlik meselesi olarak değerlendiriyor, planlarımızı buna göre yapıyoruz. DEAŞ’tan PKK’sına terör örgütlerine nasıl bakıyorsak Neo Nazi terör örgütlerine de aynı nazarla bakıyoruz. Avrupa’nın, kanser hücresi gibi yayılan bu örgütler ile ilgili artık daha tutarlı, kararlı ve medeni bir tavır alması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
'AVRUPALI SİYASETÇİLER NEFRET KAMPANYASINA ARTIK DUR DEMELİDİR'
Bu konuda Avrupa Birliği (AB), Avrupa Konseyi (AK) ve Avrupa Parlamentosu (AP) gibi kurumlara da çağrıda bulunan Erdoğan, "Irkçı terör tehdidi ile mücadelede özellikle AB kurumlarına çok ciddi sorumluluk düştüğüne inanıyorum. AK, İslam düşmanlığını daha fazla görmezden gelemez. Ülkemiz ile ilgili olur olmaz her konuda görüş bildiren AP, üç maymunu oynayarak bu meseleyi geçiştiremez. Avrupa’nın basiret, ahlak, vicdan sahibi liderleri, korku duvarlarını yıkmalı, İslam ve Müslüman düşmanlığı hakkında konuşmaya başlamalıdır. Aşırı sağcı fikirlerin Avrupa’nın ana akım siyasetini esir almasına izin verilmemelidir. Avrupalı siyasetçiler Fransa Devlet Başkanı Macron’un başını çektiği nefret kampanyasına artık bir dur demelidir. Irkçılık ve İslam düşmanlığı görevi, konumu, makamı ne olursa olsun, insanın akli ve vicdani melekelerini yok eden bir psikozdur. Reddederek, yokmuş gibi davranarak bu sorunun üstesinden gelinmez. Ülkesinin ve vatandaşlarının geleceğini düşünen her siyasetçi bunu kabul etmeli, yüzleşmeli, sorunu çözmenin yollarını aramalıdır" ifadelerini kullandı.
'18 YILDA ATTIĞIMIZ ADIMLARLA FAŞİST ZİNHİYETİ TASFİYE ETTİK'
Türkiye’de din eğitimi konusunda yaşanan gelişmelere de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özellikle istikbalimizin teminatı olan gençlerimizin, çocuklarımızın en güzel şekilde yetiştirmenin mücadelesini veriyoruz. Millet olarak bir dönem çocuklarımıza dinimizi hakkıyla öğretememenin, kendi kültür ve geleneklerimizle yetiştirememenin sıkıntısını çok çektik. Camilerin emlak niyetine satıldığı, ibadethanelerin ahıra çevrildiği, Kuran kurslarının kapatıldığı günlerimiz oldu. Kuran-ı Kerim'in tren vagonlarında, ahırlarda, derme çatma binalarda, gizli saklı bir şekilde öğretildiği süreçlerden geçtik. Milletin desteğiyle duasıyla parasıyla kurulan Kuran kursları, imam hatip okullarımızın kapısına kilit vuruldu. Üstat Necip Fazıl’ın ifadesiyle bu ülkede 'Allah' ve 'ahlak' demenin yasak olduğu zorlu sıkıntılı utanç verici dönemler yaşadık. Son 18 yılda attığımız kararlı adımlarla sadece bu faşist zihniyeti tasfiye etmekle kalmadık, aynı zamanda 15-20 sene önce hayal dahi edilemeyen birçok reformu hayata geçirdik. Bugün isteyen her öğrencimiz erken yaşlarda öğrenilmesi daha kolay olan Kur’an-ı Kerim’i artık okullarda özgürce öğrenebiliyor. Sadece Müslümanlar için değil tüm insanlık için eşsiz bir emsal olan peygamber efendimizin hayatını dileyen her öğrencimiz öğrenme imkanı buluyor. Bir dönem öğrenci sayısı 60 binlere kadar düşen imam hatip okullarına yönelik teveccüh artmış, şu anda yaklaşık 1 milyon 300 bin civarında öğrenci imam hatip okullarında eğitim öğretim görüyor" ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Ali Erbaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a üzerinde hat sanatıyla ‘Ya Muhammed’ yazılı Mekke ve Medine tasvirinin yer aldığı bir tablo hediye etti.