AK Partili Çelik: Cumhurbaşkanımızla nasıl helalleşecekler?
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'helalleşme' açıklamasına ilişkin, "Defalarca Cumhurbaşkanımıza iftira attılar, Cumhurbaşkanımızla ilgili olarak defalarca mahkum oldular. Cumhurbaşkanımızla nasıl helalleşecekler?" dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında parti genel merkezinde gerçekleştirilen Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sırasında Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik basın toplantısı düzenledi. Çelik, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 38'inci yılı olduğunu hatırlatarak, "Bugünlerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun anlamı daha iyi idrak ediliyor ve daha iyi anlaşılıyor. Rum-Yunan ikilisinin bütün güçlerini kullanarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak ve menfaatlerini gasp etme yönündeki saldırgan ve maksimalist davranışları Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ne kadar haklı bir zemine oturduğunu, Kıbrıs Türk davasının ne kadar önemli bir dava olduğunu bir kere daha gösteriyor. Cumhurbaşkanımız siyasi hayatının her anında KKTC'nin ve Kıbrıs davasının yanında oldu" diye konuştu.
'LİBYA'YA VERİLMİŞ EN BÜYÜK ZARAR'
Libya gündemini yakından takip ettiklerini söyleyen Çelik, "Paris'te bir Libya toplantısı yapıldı. Burada bizim her zaman altını hassasiyetle çizdiğimiz hususlar konusunda bazı değerlendirmelerimiz olacak. Kuşkusuz Libya'da, barışın ve istikrarın sağlanması Libya halkının iradesiyle olacaktır. Burada istikrarı bozucu Hafter güçleri gibi istikrarsızlaştırıcı unsurlara verilen desteğin bütün ülkelerin vekalet savaşlarını bu şekilde yürütmesinin Libya'ya verilmiş en büyük zarar olduğunu ifade ediyoruz. Bu zirveye, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin davet edilmesi de bir yanlıştır. Aslında bu AB'nin müdahil olduğu bu zirvenin giderek kalitesinin düştüğünü, bu zirvenin organizasyonunun başka iç politika saikleriyle yapıldığını, bir takım mahalle dayanışmalarını yaşatmak için zirvelerin ana temalarının bu şekilde zehirlendiğini görüyoruz" ifadelerini kullandı.
'BÜTÜN FRANSIZ DIŞ POLİTİKASINI TÜRKİYE KARŞITLIĞINA ÇEVİRMESİ SAĞLIKLI DEĞİL'
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, Zirvede Türkiye ve Rusya'nın Libya'dan askerlerini çekmesi yönündeki çağrısını da değerlendiren Çelik, "Türkiye açısından bu cümlenin bu şekilde ifade edilmesi bir skandaldır. Türkiye orada bir paramiliter güç olarak bulunmuyor. Türkiye orada fiili bir militan güç olarak da bulunmuyor. BM'nin tanıdığı hükümetin daveti üzerine eğitim amacıyla orada bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin buradaki varlığını bir takım paramiliter güçlerle eş tutmak kasıtlı bir yanlıştır. Fakat burada aynı zamanda da Türkiye'nin muhatap kabul ettiği, BM tarafından tanınan meşru ve resmi yönetimin de birileri tarafından meşru ve resmi görülmediği Hafter'le eşit bir pozisyonda görüldüğü şeklindeki bir yaklaşımın yeniden gündeme sürüldüğü görülmektedir. Bunun tabii kabul edilmesi mümkün değildir. Yabancı asker statüsü içerisinde Türkiye'nin değerlendirilmesi kasıtlı bir yanlıştır. Bir yalan siyasetidir, kasıtlı bir propagandadır. Fakat burada daha da üzücü olan Sayın Makron, bütün beyanatlarında Türkiye'yi hedef almasıdır. Yani orada paramiliter güçler bulunuyor, Hafter güçlerinin yaptığı katliamların, ortaya çıkan toplu mezarların arkasında Fransa'nın desteği olduğu açık bir şekilde ortaya serildi. Aynı şekilde Suriye'de hem DEAŞ hem PKK'ya dönük olarak Fransız şirketlerinden Fransız istihbaratı ile bağlantılı olarak bu terör örgütlerine destek verdiği şeklindeki dalgalar Fransa yargısına taşındı. Ama buna rağmen Sayın Macron bütün bunlarla uğraşacağına bütün bir Fransız dış politikasını Türkiye karşıtlığına indirgeme gibi bir yanlış politika içerisine giriyor. Türkiye-Fransa ilişkileri köklü ilişkilerdir. Türkiye, Fransa arasında bir dış politikada birbirinin rakibi olmak gibisinden bir tutumu desteklemek yanlıştır. Sayın Makron'un neredeyse bütün Fransız dış politikasını bir Türkiye karşıtlığına çevirmesi de sağlıklı değildir" dedi.
'SON DERECE İYİ GEÇMİŞ BİR BULUŞMA'
AK Parti Sözcüsü Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun görüşmesine ilişkin bir soru üzerine, "Cumhurbaşkanımız, pozitif katkı sağlayacak şekilde, yapıcı eleştiriler çerçevesinde çeşitli kesimlerle buluşuyor. Karamollaoğlu buluşması da saatler süren, son derece iyi geçmiş bir buluşma olarak yansıdı. Sayın Cumhurbaşkanımız ile Sayın Karamollaoğlu çok geçmişten tanışıyorlar, aralarında bir hukuk var. Bu istişareler bu açıdan faydalıdır. Kuşkusuz herkes bir anda görüşünü değiştirecek diye bir şey yok. Sayın Karamollaoğlu da katıldığı yerleri katılmadığı yerleri ifade etti. Sayın Cumhurbaşkanımız da kendisinin eleştirilerine karşı cevaplarını iletti. Cumhurbaşkanımız, ekonomiden dış politikaya kadar kapsamlı bir şekilde partimizin, hükümetimizin pozisyonunu paylaşan bir lider. Dolayısıyla bu istişareler her zaman faydalıdır, verimlidir" değerlendirmelerde bulundu.
'HER TÜRLÜ İMKAN VE KAPASİTEYE SAHİBİZ'
Yunanistan'ın navtex ilanlarının anımsatılması ve Ege'deki durumu nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Çelik, "Yunanistan saldırgan bir devlet politikası izliyor. Yunan siyasetçilerin provokasyonları gerçek siyasete dayanmıyor. Tamamen iç siyasetteki sıkışmışlıklarını aşmak için ya da iç siyasette karşılaştıkları birtakım basınçları manipüle etmek için, yönetmek için Ege'de ve Akdeniz'de gerginlik çıkarıyorlar. Silahsız statüdeki adaların silahlandırılması da gayri hukukidir. Bunu defalarca uyarılmasına rağmen buna devam etmeleri tabii ki yeri geldiği zaman fiili neticeler de olacaktır. Yani yaptıkları şeyler Yunan halkının parasını, imkanlarını da kaynaklarını israf etmekten başka bir şey değildir. Ne yapacaklar yani Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bir denge, bir kuvvet mi oluşturacaklar. Böyle bir şey mümkün değil, söz konusu değil. Hem hukuken haklıyız, hem de sahada haklılığımızı tahakkuk ettirecek ve icra edecek her türlü imkan ve kapasiteye sahibiz" diye konuştu.
'DİYALOG ZEMİNİ SEVİNDİRİCİDİR'
AK Parti Sözcüsü Çelik, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed El-Nahyan'ın Türkiye'ye geleceği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşeceği haberlerinin sorulması üzerine, "Çeşitli devletlerle çeşitli sorunlar yaşayabiliriz. Ama esas mesele, bu problemlere, bu problemlerin labirentlerinde kaybolmamak. Esas olarak Körfez'deki ülkelerle bu tür sorunları aşacak hem irade hem yaklaşım vardır. BAE ile yakınlaşma ve sorunların çözümü için diyalog zemini de sevindiricidir. Çünkü negatif dosyaları ne kadar çok kapatılırsa, pozitif dosyalar ne kadar çoğaltılırsa her ülke bundan kazanç sağlar" dedi.
'CUMHURBAŞKANIMIZLA NASIL HELALLEŞECEKLER?'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'helalleşme' açıklamasının sorulması üzerine Çelik şu ifadeleri kullandı:
"Birisi helalleşme dediği zaman buna saygı duymak gerekir. Dikkatli bir şekilde bunu ele almak gerekir. Geçmişte de oldu, buna benzer bir takım adımlar atıldığında bana soruldu ben de bunu pozitif karşılıyorum. Ama ondan sonra helalleşmeden, yüzleşmeden bahsedenler, tarihin bazı sıkıntılarından kurtulmaktan bahsedenler kendi partilerinde bizzat vatandaşlarımızı inciten birtakım üsluplar kullanıldığında, insanların kılık kıyafetleri yüzünden ötekileştirilmesini yeniden altını çizen siyasetçiler olduğunda, vesayete destek veren, demokrasiyi sakatlamaya çalışan, siyaset ortamını, zehirlemeye çalışan bir takım üsluplar ortaya çıktığında buna karşı seslerini çıkarmadılar. Nitekim son olarak milletvekili sıfatı taşıyan birisinin bir şehit ailesine küfür etmesi ve hakaret etmesi karşısında da kurumsal olarak suskun kaldılar. Neredeyse şehit yakınını provokasyonla suçlayacak bir tavır ortaya koydular. CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun bunun altını doldurması lazım. Nitekim helalleşme dediğinizde bunun tabii bir de karşı tarafı vardır. Yani sizin helalleşmenizi kabul edecek kesimlerin bununla ilgili olarak ne değerlendirmede bulunacağı önemlidir. Örneğin Yassıada'da şehit edilenlerin aileleri ile nasıl helalleşeceksiniz? Çeşitli vesayet dönemlerinde o vesayetlere destek verenlerle bu ülke nasıl helalleşecek? 28 Şubat'ta bir çok genç kızın eğitim hayatını karartan bir takım siyasetlerle nasıl helalleşecekler? O dönemlerde insan hayatının telafisi yoktur. Nesiller hayatlarını kaybettiler. 'Suriye'deki YPG/PKK bize saldırmaz' dediklerinde, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında terör devleti kurulmasına karşı mücadele eden kahraman askerlerle nasıl helalleşecekler? Bütün bunlar büyük meselelerdir. Rahmetli Menderes'in ve arkadaşlarının aziz hatırasını halen yüreğinde yaşatan, bundan dolayı incinmiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile nasıl helalleşecekler? Defalarca Cumhurbaşkanımıza iftira attılar, Cumhurbaşkanımızla ilgili olarak defalarca mahkum oldular. Cumhurbaşkanımızla nasıl helalleşecekler?"
'MİLLETE VERDİĞİMİZ YETKİYİ NASIL GERİ ALACAĞIZ'
Bir soru üzerine sistem tartışmaları hakkında değerlendirmelerde bulunan Çelik, "Sistem tartışmalarına birdenbire gelinmedi. Bugün parlamenter sistemin yanlısı olarak konuşan pek çok siyasetçi Türkiye'de parlamenter sistem varken Cumhurbaşkanlığını, Başbakanlığın üstünde vesayet kurumu gibi görüyordu. Anayasanın üstünde Milli Güvenlik Siyaset Belgesini görüyordu. Askeri vesayeti de sivil siyaset üzerindeki bir denetleme mekanizması görüyor. Bu arkadaşların hepsi birden hidayete ermişse, parlamenter sistemin ve demokrasinin nimetlerini keşfetmişse Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi de meşrudur, parlamenter sistem de meşrudur. Sistemler arasında bir meşruiyet yarışı yapılamaz" dedi.
Bugün parlamenter sistemi savunanların ülke parlamenter sistemle yönetilerken sistemi zehirlediğini söyleyen Çelik, "Cumhurbaşkanını seçmek yetkisini millete verdikten sonra bunu nasıl geri alacağız. Milletin kazandığı bir yetkiyi nasıl geri alacaksınız? Bütün bunların sorularını tabii ki cevaplaması gerekiyor" ifadeleri kullandı.
'TÜRK SİYASETİNDE GÖRMEDİM'
İYİ Partili Lütfü Türkkan'ın bir şehit yakınına yönelik hakaretlerinin sorulması üzerine Çelik, "Bugünkü toplantımızda arkadaşlarımız, şehit ailelerimizin yanında olduğuna dair çeşitli açıklamaları oldu. Söz alarak çeşitli beyanları oldu. Bu çirkin eyleme bir kere daha lanetleyen, bir kere daha kınayan bir irade AK Parti MKYK'sında ortaya çıkmıştır. Provaksyon diyerek küfrü ve çirkin ifadeyi meşrulaştırma çabası içine giriyorlar. Ben uzun zamandır Türk siyasetinde doğrusunu söylemek gerekirse bu kadar açıktan bir küfrün, bir hakaretin savunulduğunu görmedim" diye konuştu.
'BİR SEFERBERLİK OLUŞTURMALIYIZ'
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı'nın görevini bırakıp parti genel merkezinde yeni görev alacağı açıklaması hakkında da değerlendirmede bulunan Çelik, "2023 seçimlerine giderken, 2023 seçimleri çerçevesinde yeni görevler üstlenecek. Kendi iradesiyle gerçekleşmiştir. Değerlendirmelerimizde, İsmet Yılmaz Bey'in ismi öne çıktı. Asıl takdir makamı gruptur. Kararı milletvekillerimiz verilecektir" dedi.
Başak Cengiz'in İstanbul'da katledilmesine ilişkin de bir soru üzerine Çelik, "Gencecik bir arkadaşımız hayatını öyle kaybetti. Bu zihniyetin sokaklarda bu şekilde dolaşması tabii ki daha çok teyakkuzu etmenizi gerektiriyor. Bununla ilgili yapılan çalışmalar bu MKYK'da da gündeme geldi. Bütün tedbirler gözden geçirildi, yasal açıdan emniyet açısından çok güçlü bir şekilde bunların önlenmesi için çalışmalar yapılıyor. Esas mesele birisi sokağa çıkmış birden bire böyle bir karar vermiş kendi beyanı da karşısına çıkan genç bir kadın öldürmüş. Bu zihniyet ve bu zihniyetin ipuçlarıyla mücadele etmek, buna karşı bir bilgi işlemle toplumun bütün hücreleri ile bir seferberlik oluşturmalıyız" diye konuştu.