Aile ve Sosyal Hizmetler, Sağlık ve İçişleri Bakanlığı bütçeleri TBMM'de
TBMM Genel Kurulu'nda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ile bağlı kuruluşların 2023 bütçe tekliflerinin görüşülmesine başlandı.
TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplandı. Milletvekilleri, Genel Kurul'da söz aldı. İYİ Parti Grup Başkan Vekili Müsavat Dervişoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya seslenerek, "Kendi ifadenizden söylüyorum sayın bakanım. Diyorsunuz ki 'Haftada 5 bin uyuşturucu satıcısı yakalıyoruz'. Bu; ayda 20 bin, yılda 260 bin uyuşturucu satıcısı anlamına gelir. Bu kadar satıcının olduğu yerde kullanıcı sayısını düşünmek bile istemiyorum. Ya matematikle aranız yok ya da siz Türkiye'yi İçişleri Bakanlığı'nız döneminde bir uyuşturucu merkezi haline getirmişsiniz" diye konuştu.
'ESEFLE DEĞERLENDİRİYORUM'
Bakan Soylu ise Dervişoğlu'na cevaben, "İYİ Parti'nin grup başkan vekilini dinledim ve tavsiyelerini de aldım. Konuşma metnini tamamen iftiraya hem devlete hem bizlere tamamen hakarete ve maalesef tamamen Türkiye Cumhuriyeti'ni suçlayıcı bir anlayışa döndürüp, Türkiye'nin terörle şanlı mücadelesine bir cümle bile ayırmamasını esefle değerlendiriyorum. Hiçbir şey söylemedim, söylemeyeceğim. Ben nasıl dinlemişsem akşamleyin söyleyeceklerimi de yerlerinde oturarak dinlemelerini kendilerine tavsiye ederim. Aynı zamanda da söyleyeceklerimi teker teker not almanızı ve kendi içinizde bir muhasebe yapmanızı da ben size tavsiye ediyorum" dedi.
SOYLU VE HDP GRUBU ARASINDA GERGİNLİK
TBMM Genel Kurulu'nda, milletvekillerinin konuşmaları sürerken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile HDP grubu arasında gerginlik çıktı. HDP Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş, HDP'li belediyelere kayyum atanmasının, Kürt düşmanlığı ve halk iradesinin gasbı olduğunu öne sürdü. Ayağa kalkan Bakan Soylu, "Kürt düşmanı sizsiniz. Hepiniz Kürt düşmanısınız, siz insanlık düşmanısınız. PKK'nın çocukları" dedi.
Bakan Soylu, HDP'li Bektaş'ın "Yolsuzluk, hırsızlık, taciz sizin işiniz" sözlerine karşılık PKK'lı teröristlerle fotoğrafları ortaya çıkan tutuklu HDP'li Semra Güzel'in perukla yakalandığını da hatırlatarak "Peruklarınızı takın, asıl PKK'nın çocukları sizsiniz" dedi.
HDP'li Beştaş, "Sizin ağababalarınıza boyun eğmedik. Sizin karşınızda korkacak bir HDP yok. Bu konuda siz, ayaklı bir nefret makinesine dönüştünüz. Daha sözlerime başlarken yerinizden kalkıp öyle bir saldırıya geçmeniz, aslında psikolojinizi de ortaya koyuyor" diye konuştu.
Bakan Soylu, hakaret ve iftira silsilesiyle karşı karşıya kaldıklarını belirterek, "Kürt düşmanı kimdir, biliyor musunuz? 10 yaşındaki çocuğa kalaşnikof veren PKK ve HDP'dir. Hiç masum gibi bakma. Kimin kaçırdığını, kimin dağa gönderdiğini, annelerin sana bela ve nefret ettiğini herkes bilmektedir ve cümlem şu; 'Burada tülbent atan Remziye Tosun sadece PKK ve Kandil'in elemanıdır'. Devletin bütün kayıtlarında bu böyledir. Aynı zamanda son 5 yılda 1230'un üzerinde Türkiye'ye teslim olan PKK terör örgütünden kişiler var, teröristler var. Geldiler ve bize 'HDP bizi dağa gönderdi' dediler. Asıl hesabı siz vereceksiniz siz" dedi.
'IRKÇILIK' TARTIŞMASI
TBMM Genel Kurulu'nda, Konya'daki ‘Dedeoğulları ailesi’ cinayetinde 7 kişinin hayatını kaybetmesiyle ilgili 'ırkçılık' tartışması yaşandı. HDP'li Meral Danış Beştaş, Ülkü Ocakları ve MHP'nin olayı sahiplendiğini belirterek, "Ben kendi adresime gelen yorumları okusam, binlerce ölüm tehdidi aldım. Neymiş; somut bir olayı ifade ettiğim için. Şu anda suç duyuruları yapıyorum. Neyse ki çok şükür ki Türkiye'nin ezici çoğunluğu sizin partiden değil. İnşallah baraj altında da kalacaksınız ve bu düşünce ilelebet bitecek çünkü siz ırkçılığı üretiyorsunuz. Milliyetçiliği üretiyorsunuz. Dedeoğulları katliamı ırkçı bir katliamdır. 7 kişilik bir Kürt ailesi, Kürt olduğu için öldürülmüştür" ifadelerini kullandı.
'MİLLETİ IRKLA ÖLÇÜLENDİREN BİR HAREKET DEĞİLİZ'
MHP Grup Başkan Vekili Muhammet Levent Bülbül, kürsüden Beştaş'a yanıt verdi. MHP'nin kendisini HDP'ye ispat etme gibi bir durumunun olmayacağını söyleyen Bülbül, "Bu bizim için züldür. Biz fikirlerimizi sadece bugün ortaya koyan nevzuhur bir yapı değiliz. Bizim ne düşündüğümüz ne konuştuğumuz dünden bugüne bellidir. Biz milleti ırk, soy, kafatası yapısıyla, şunla bunla ölçülendiren bir insan ya da hareket değiliz. Aynı zamanda bu millet de öyle bir millet değil. Bizler hiçbir şeye bakmaksızın sadece mensubiyet duygusuna ve mensubiyet şuuruna bakıyoruz. Ben Kürt olup 'bu vatan için bu millet için canımı feda ederim' diyen birini; özbeöz soy olarak Türk olup, Türkmen olup bu vatan için bu millet için her türlü kötülüğü yapmaktan kendini geri koymayan, her türlü hainliği yapanlara karşı, hayatım boyunca başımın tepesinde taşıdım. Ne münasebet. Kalkıp da 250 bin Kürdü Suriye'de PYD/YPG, topraklarından sürecek, yine tırnak içinde 'Kürt düşmanlığı' yapan Türkiye, onları bağrına basacak, aş verecek, okul verecek ondan sonra 'Kürt düşmanı' biz olacağız; öyle mi? Yemezler" diye konuştu.
'HER MESELEYİ, TÜRK-KÜRT KAVGASINA DAYANAK TEŞKİL ETMEK IRKÇILIKTIR'
Ardından söz alan İçişleri Bakanı Soylu, olaya ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
"Bugünkü gibi hatırlıyorum. Antalya Manavgat'ta yangındayken böyle bir müessif olayla karşı karşıya kalındı. Sayın Cumhurbaşkanımıza bu olayı ifade ettikten sonra biz, yangının içerisinden çıktık ve bir helikopterle Konya'ya gittik. Aileye gittik ve orada ailenin büyükleriyle birlikte olduk. Ailenin büyüklerinin ilk söylediği cümleyi ve birtakım ayrıntıları ifade edeceğim. Başsağlığı diledik. Ve zaten bu olayın hiçbir tarafının kabul edilemez olduğunu söylemek gereksizdi. Çünkü bu bir katliam ve bu hiçbirimiz tarafından hem kabul edilemeyecek hem de hiçbir şekilde bir tarafa sığdırılabilecek bir olay değil. Ailenin en büyüğü orada, 'Sayın Bakan bu olayın Türk-Kürt meselesiyle herhangi bir ilişki yoktur' birinci söylediği. Sonra biz çıktık. Orada bir konuşma yaptık. Onlar da bir değerlendirme yaptı. Oradan başsağlığı dileyerek ayrıldık. O günden itibaren 7 kişi hayatını kaybetti. Katil yaklaşık 3'üncü gün yakalandı. Arkadaşlarımız burada hakikaten önemli bir çaba sarf ettiler; çünkü katilin yakalanmaması başka bir sonucu getirebilirdi. Her meseleyi, her fırsatı ayrımcılık, tam da bu kürsülerde söylendiği gibi ırkçılık haline getirmek Türkiye'de bir Türk-Kürt kavgasına, meselesine bunu bir dayanak teşkil etmek ırkçılığın kendisidir."
'ŞEREFSİZSİN' POLEMİĞİ
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, genel kurulda konuşması esnasında geçtiğimiz 7 Aralık Çarşamba günü TBMM'de nöbetçi olduğunu hatırlattı. Altay, "Burada bütçe görüşmeleri yaptık. Ticaret Bakanımıza, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımıza ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımıza teşekkür ettim. Şunun için; bugün biraz önce gördüğünüz gibi TBMM Genel Kurulu'na parmak sallama hadsizliğinde bulunmadıkları için. Tekrar onlara teşekkür ediyorum" dedi.
Altay "Sayın bakan siz buraya bütçe istemeye geldiniz. Para istemeye geldiniz. Bu mecliste hiçbir siyasi parti grubuna, hiçbir milletvekiline hadsizlik yapmak, parmak sallamak sizin işiniz değil. Buranın huzurunu daha fazla kaçırmayın. Belgeyse belge, bilgiyse bilgi. Bu konuşma dosyam, bu da senin yapacağın konuşmadan sonra açacağım dosya" diyerek İçişleri Bakanı Süleyman Soyluya yönelik olarak "Elinden geleni ardına koyarsan şerefsizsin" dedi.
TBMM BAŞKANVEKİLİ BİLGİN, CHP'Lİ ALTAY'I SÖZLERİNDEN DOLAYI UYARDI
Bu sözlerin ardından AK Parti sıralarından tepki geldi. Altay ise AK Parti milletvekillerine dönerek 'O başlattı' dedi. Altay, "Ana muhalefet partisine, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda aynı kelimeyi kullandı. Dün akşam tweet atıyor. Tehdit tweetleri atıyor. Hiç sizi dinleyecek halim yok. O kelimeyi genel başkanımız için 2 defa kullandı. Bir kere değil. Plan ve Bütçe de kullandınız sonra bir daha kullandınız. Misliyle size iade ediyorum. Devlet ile hükümeti karıştırmayacaksınız" ifadelerini kullandı.
Altay'ın konuşması esnasında TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, araya girerek Altay'ı kullandığı kelimeden dolayı uyardı. Bilgiç, "Sayın bakan bugün bu kelimeyi kullanmadı. Açıp tutanaklara bakarım. Sayın Altay, İç Tüzük Hükümlerine uygun kaba ve yaralayıcı söz söylemeden konuşmanızı yapmanızı istiyorum. Bugün burada kimse bir şey söylemedi. Burada söylenmedi. Bugün sizin dışınızda kimse bu lafı etmedi" dedi.
Bilgiç, AK Parti ve CHP milletvekillerinin arasında çıkan sözlü sataşma ve tartışmanın ardından genel kurula 15 dakika ara verdi.
BAKAN SOYLU SUNUM YAPTI
İçişleri Bakanı Soylu, TBMM Genel Kurul Bütçe Görüşmelerinde konuştu. Soylu'nun konuşması esnasında 2 kere CHP'li ve HDP'li vekillerin tepkileri nedeniyle ara verildi.
Bakan Soylu, "Biz terörle mücadele kitabı yeniden yazmayıp da ABD'den yazılan makalelerden öğrenseydik yılda 5 bin 558 kişinin katılım yaptığı PKK'nın bugün sınırlarımız içerisindeki terörist sayısını hem de tarihin en büyük dış desteğini aldığı bir dönemde, 120'ye; katılım sayısını da geçen yıl 71'e, bu yıl 52'ye düşürmezdik. Doğrudur; biz hepsinin ayakkabı numaralarını biliyoruz. Doğrudur; hepsinin isimlerini fotoğraflarını biliyoruz ama sadece biz bilmiyoruz. Amerika da biliyor, Avrupa'da biliyor, PKK terör örgütü de biliyor; herkes biliyor. Bu gazi meclisin çatısı altında PKK'nın avukatlığını yapan HDP de biliyor. Eğer biz terörle mücadeleyi batılıların aklına ve buradaki avukatlarının aklına göre yapsaydık bugün Cizre'de, bugün Cudi'de festivaller yapılmazdı. Kapalı yaylalar, köyler; Ağrı'da kodlama sınıfları açılmazdı. 2016'dan 2020'ye kadar kimsenin tıp fakültesi kazanamadığı Hakkari'de 2020'de 4, 2021'de 19, 2022'de 26 evladımız tıp fakültesi kazanamazdı" dedi.
'GÜNEYDOĞU'DA AŞ VAR, İŞ VAR, GELECEK VAR'
Soylu, konuşmasını şöyle devam etti:
"FETÖ'cülerin yazdığı makaleleri de okumadan yaptık. O da doğrudur. Eğer öyle yapsaydık bugün Doğu Ekspresi'nde boş yer bulurdunuz. Doğu ve Güneydoğu otellerinde boş yer bulurdunuz. Hakkari Kaya tesislerinde boş yer bulurdunuz ama HDP'nin Kandil'e çektiği belediyelerdeki servislerde yer bulamazdınız. Çok şükür; şimdi ne belediye aracıyla Kandil'e servis çekenler var ne terörist cenazesine ne de terör eylemlerine tahsis edilmiş araçlar var. Biz sizin ağababalarına boyun eğmedik, size hiç boyun eğmeyiz. HDP'li belediyeler ağırınıza gidiyor. Ne belediye başkanını PKK adına bodrumlarda sorgulayıp PKK adına tokatlayanlar var. Ne HDP'li belediyelerden kandırılıp dağa gönderilen gençler var ne HDP'li belediyeden teröre akan para var, teröre akan yollar var. Ne kapalı yollar var ne kapalı çelenkler var ne yakılan kütüphaneler ne yakılan camiler ne çöpü toplanmayan şehirler var. Onun yerine Güneydoğu'da iş var, aş var, gelecek var"
'29 EKİM 2023 TARİHİNDE DAĞLARDA BİR TEK TERÖRİST KALMAYACAK'
Soylu, artık doğu ve güneydoğuda huzur iklimin hakim olduğunu bildirerek, "Burada gazi meclisin huzurunda söylüyorum; her türlü terörle mücadeleyi yapıyoruz. İçeride nefes aldırmıyoruz. Dışarıda; Pençe Kilit'le, bütün harekatlarımızla terör örgütünün olduğu her yerde varız. 'İnlerine gireceğiz' diye söz vermiştik. İnlerine girdik. Girmeye devam ediyoruz. Tam 27 dönem hizmet etmiş bu meclisin huzurunda, bu ülkenin bir evladı olarak söylüyorum; yıllarca bize çok çektirdiler. Çok bedeller ödettiler. Çocuklarımızın ümitlerini aldılar. 29 Ekim 2023, cumhuriyetin 100'üncü yılında bu ülkenin sınırlarında, dağlarda bir tek terörist kalmayacak. 21'nci yüzyılın hem dünyayı hem de Türkiye'yi tehdit eden sorunu sadece terör değildir. Birileri uyuşturucu meselesini ancak seçime 1 yıl kala notlarının arasına almıştır. Ama İçişleri Bakanlığı olarak sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın riyasetinde 15 Temmuz'dan sonra özellikle FETÖ'cüler teşkilatımızdan temizlendikten sonra uyuşturucuyla mücadele konusunda büyük bir gayretin ve ciddi bir stratejinin içerisindeyiz"
'MADDE BAĞLANTILI ÖLÜMLER YÜZDE 71 AZALDI'
Soylu, Türkiye'de uyuşturucu suçlarından hapishanelerdeki tutuklu sayısının 15 Temmuz'da 36 bin, bugün ise 120 bin sayısını aştığını vurgulayarak şöyle konuştu:
"Biz bir mücadeleyi ortaya koyuyoruz. Burada 'ayaklarını kırın' dediğimde şu sıraların her birinin bana itiraz ettiği sözde esas itibariyle kararlılığımızı ortaya koyduk ve Türkiye'yi teslim almaya, Avrupa gibi teslim almaya çalışılan uyuşturuculara müsaade etmedik. Bu yılki sayı; 15 Temmuz'da 81 bin uyuşturucu operasyonu vardı, 3 katı aştık bugün 223 bin operasyon yapıyoruz yılda hala bitmedi. Tüm bu saha baskısının sonunda madde bağlantılı ölümler yüzde 71 azaldı. 2017'de uyuşturucudan hayatını kaybedenlerin sayısı 941'di. 2021'de bu sayı 941'den 270'e düştü. 2022'de madde bağlantılı ölümlerde düşüş halen devam ediyor. Başarıyı görmek için elbette kıyaslama yapmak lazım. Uyuşturucu bağlantılı ölüm sayısı Norveç'te 85, İrlanda'da 73, Almanya'da 29, Belçika'da 19, Yunanistan'da 38, ABD ise 324. Türkiye'de ise 5. Bu kıyaslamayı yapmak lazım"
'NİYE İŞİNİZE GELMİYOR?'
Soylu, son 2 buçuk yıldır uyuşturucu ile mücadelede bütün sistemlerini harekete geçirdiklerini ifade ederek, "Bu işler ciddi işlerdir. Bu işler öyle mutfaktan video çekmeyle yapılacak işler falan değildir. Bu gazi meclis şunu bilsin uyuşturucu ile mücadelede biz sonuna kadar devam edeceğiz. Ama buradaki arkadaşların bir soruyu sormasını isterdim. Uyuşturucu ile mücadeledeki raporlarda her şey var da acaba PKK'dan yakaladığımız uyuşturucular yok mu? Avrupa Uyuşturucu Raporu'nda Avrupa'daki uyuşturucunun PKK'dan satıldığı yok mu? 2 milyar dolar yıldan en az para kazandıkları yok mu? Yılda benim jandarmam, polisim, oradaki koruyucum tam 110 milyon kenevir yakalıyor. PKK'nın finansmanın kökünü kurutuyor; o yok mu? Niye işinize gelmiyor? Niye bu mücadeleyi ortaya koymuyorsunuz, hiçbiriniz söylemiyorsunuz" dedi.
'CHP TARİHİNDE İLK KEZ MAHKEME BASIP DEVLETİN İTİBARINA SAVAŞ AÇMIŞTIR'
Soylu, konuşmasının devamında, "Bir müjde daha vereyim; jandarma, ilk yerli skorksy helikopterini inşallah bir hafta içerisinde teslim alıyor ardından ilk genel maksatlı helikopteri inşallah yıl bitmeden veya yılın hemen akabinde Gökbeyimizi teslim alacak. Salgından göçe kadar şehir hastanelerine kadar hiçbir tehditte aciz kalmamış, hiçbir afette 'nerede bu devlet' dedirtmemiştir. Ancak bu 27'nci döneme gelene hiçbir dönemde sınırımızda 'YPG olabilir' diyerek teröristlere teşrifatçılık yapan bir milletvekili olmamıştır. Cumhuriyet'in kurulduğu, Hatay'ın Türkiye katıldığı anlayıştan gelip Misak-ı Milli sınırları içerisinde kalan yerleri PKK'ya teklif ederek sonrada utanmadan 'sınır namustur' diyen bir acizliğe bu çatı altında hiçbir dönem düşülmemiştir. Bir ana muhalefet partisi hiçbir dönemde devletin itibarına bu dönemki kadar saldırmamıştır. CHP tarihinde ilk kez mahkeme basıp, kamu kurumlarını basıp devletin itibarına savaş açmıştır. 40 yıldır 'terörle mücadele' diyoruz" diye konuştu.
'KOLTUĞUNUZUN ALTINDA HAÇ VAR'
Soylu, CHP sıralarına dönerek şu sözlerde bulundu:
"Askerimiz, polisimiz, jandarmamız, koruyucumuz 40 yıldır bu mücadelede hiçbir zaman, ilk kez CHP'yi bu millet PKK'nın, PYD'nin safında ve yanında görmüştür. Kimyasal silah iftirası atanlara destek olurken görmüştür. Mersin'de, İstiklal Caddesi'nde olduğu gibi PKK'yı aklamak için çırpınırken görmüştür. Defalarca darbelere, muhtıralara maruz kalmış bu gazi mecliste zaman zaman gönlü darbecilere yakın elbet kişiler olmuştur ancak 15 Temmuz'a gelene kadar hiçbir dönemde hiçbir ana muhalefet partisi genel başkanı darbe konseyine isim babalığı yapmamıştır. Hiç kusuru bakmayın. Bizim ne alnımızda ayıp ne de koltuğumuzun altında haç var haç. Biz bu halkı sevdik ve biz bu ülkeyi sevdik. Namuslu bir hikayen varsa seni hiç kimse satın alamaz. Eğer namuslu hikayen yoksa ir hamburgere satılırsın bir hamburgere. Elbette bu meclise 'gazi meclis' demeye dilleri varmaz. Gazilik ve şehitlik gönüllerine yatmaz. Meselemiz devletin itibarı meselesidir. 'Uyuşturucu parasıyla, kara parayla cari açığı kapatıyorlar' iftirasını size attırmayız" şeklinde konuştu.
'AMERİKA'NIN ÇOCUKLARI'
Soylu, ayrıca CHP milletvekillerine yönelik, "HDP ile PKK ile tarihin en kirli iş birliği içerisindesiniz. Plan ve Bütçe komisyonlarında da aynı kalemden çıktı. Orası da aynı orası da aynı. Siz de aynısınız. Amerika'nın çocuklarısınız sizler. Amerika'nın çocukları. Yenileceksiniz" dedi.
BAKAN KOCA SUNUM YAPTI
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, TBMM Genel Kurul Bütçe Görüşmelerinde konuştu. Bakan Koca, "Bu çatı altında söylenen her faydalı söz milletin malıdır. Bir hekim olarak da Sağlık Bakanı olarak da tek gündemim sağlık. Hepiniz takdir edersiniz ki Sağlık güncel politik konulara malzeme edilemeyecek kadar hassas ve hepimizin selameti için gereklidir. Hepinizin, her bir vatandaşımızın sağlığı bize emanettir. Biz hekimler konu sağlık olduğunda tek bir kimlikle karşınızda oluruz. Sağlığınızı korumak ya da sağlığınıza kavuşmanız için beyaz önlüğümüzle, bir hekim olarak. Bakanlığımızın tüm faaliyetlerini yürütürken bu beyaz önlüğü üzerimde hissederek hareket ediyorum. Bu cümlelerimi kurarken bazılarınızın gözünün önüne son günlerde servis edilen sahte doktor hikayelerinin geldiğine eminim. Öncelikle bilmenizi isterim ki, gündeme gelen müstakil örnekler, tüm bir sağlık teşkilatını lekelememeli. Bu tür hastalıklı durumları milletimizin gündeminde tutmanın, sağlık ailemize zarar verdiği ortadadır" dedi.
'HAKARET İÇERMEYEN HER TENKİDİ DOSTÇA KABUL EDİYORUM'
Koca, konuşmasında Beyaz Reform'un amaçlarından birinin genç hekimlerin uzmanlık eğitimlerine yönelik olduğunu belirterek konuşmasına şöyle devam etti:
"Tıpta uzmanlık sınavında tarihi bir rekor kırarak yüzde 99 yerleşme gerçekleşti. Bunu başardık. Bir diğer amacı hekimlerimizin kamuda çalışmayı tercih etmelerini sağlamaktı. Beyaz reform ile ilk etapta yaklaşık 6 bin hekim kamuya dönüş yaptı. Bunu da başardık. Şimdi sıra bir diğer amaç olan vatandaşımızın aldığı hizmetin nitelik ve niceliğini artırmaya geldi. Şüphesiz bunu da başaracağız. Hedefimiz sorunsuz ve sürdürülebilir bir sağlık sistemine sahip olmaktır. Tüm çabamız bu yöndedir. Tüm teşkilatımın tek gündemi ve gayreti budur. Hatasız iş yapmakla hiç iş yapmamak özdeşleşmiş durumdadır. Hatamız var mı; elbette var. Eksiğimiz de var kusurumuz da var. Ancak sizi temin ederim kasıtlı hatamız yok. Tek kastımız hayırlı hizmetler üretmektir. Bu sebeple bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her yapıcı eleştiriyi iyi niyetle kabul ediyorum. Kulağımız her söze açık. Hakaret içermeyen her tenkidi, her ikazı, her talebi dostça kabul ediyorum."
'BU BÜTÇE SON YÜZ YILIN SON BÜTÇESİ'
Koca, Sağlık Bakanlığı olarak tek bir düsturu olduklarını ifade ederek, "Şimdi muhalefet edenlerimiz 'son bütçeniz konuşun' diyor ya bize. Biz her bütçemizi son bütçemiz görüyoruz. Bunun için kalıcı ve sürdürülebilir hizmetler üretmeye gayret ediyoruz. Kişiden bağımsız kurumlar kurmaya, mevcut kurumlarımızı kişilere bağımlılıktan kurtarmaya odaklanıyoruz. 'Ben yaptım' diyerek değil 'biz birlikte yaptık' diyerek yol alıyoruz. Bilimden ışık almadan, vicdan terazisinde tartmadan, ortak akla müracaat etmeden adım atmamaya özen gösteriyoruz. Evet bu son bütçe. Bu yüzyılın son bütçesi. Türkiye yüzyılının ise ilk bütçesi. Kurduğumuz sistem gelecek yüz yılın hazırlığıdır. Türkiye yüzyılı için Sayın Cumhurbaşkanımız bir tanım yaptı. Beş madde saydı. Türkiye Yüzyılı; Kimlik siyaseti yerine birlik siyasetini, kutuplaştırma siyaseti yerine bütünleştirme siyasetini, inkar siyaseti yerine kucaklama siyasetini, tahakküm siyaseti yerine özgürlük siyasetini, nefret siyaseti yerine sevgi siyasetini ikame etmenin adıdır" diye konuştu.
MİLLETİMİZ YOL GÖSTERİLDİĞİNDE O YOLU EN İYİ ŞEKİLDE YÜRÜMEYE HAZIR'
Koca, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"COVİD'i artık pek anmıyorsak, bunun sebebi, vaka sayılarının tüm dünyada zaten azalmış olması değildir. Sebebi, sağlık sisteminin Covid-19 sebebiyle sarsılmamış olmasıdır. Yoksa Covid sebep olduğu şeylerle gündemde kalmaya devam ederdi. Nitekim Batı'da öyle oldu. Dünyanın sınıfta kaldığı Küresel Salgın günlerinde ne kadar güçlü bir sağlık sistemimiz olduğunu gördünüz. Dünya'da eşi görülmemiş bir mücadeleyi hep birlikte verdik. Tüm hesapların geride kaldığı, aykırı seslerin cılızlaştığı bir birlik dönemi yaşadık. Gücümüzü, başarımızı herkes gördü ve takdir etti. Bu güce güvenin ve destek verin. Elbette sorunlarımız var. Önüme bugün de getirdiğiniz konunun MHRS üzerinden alınamayan randevular olduğunu görüyorum. Bunun için il il, hastane hastane, hekim hekim çalışıyoruz. Belirli bir aşamaya geldi. Ancak hala yapacak çok işimiz var ve çözeceğiz. Bu Aziz millet her şeyin en iyisine layık. Bütçe görüşmelerimizin komisyon safhasında randevusuna gelmeyen yüzde 25 vatandaşımız olduğunu söyledim. Gelinmeyen randevu sayısı, üzerinden 10 gün geçmeden yüzde 21'e geriledi. Milletimiz yol gösterildiğinde o yolu en iyi şekilde yürümeye hazır. Çözeceğiz. Kimsenin endişesi olmasın."
'SAĞLIK SİSTEMİNİN HASTA KABUL ETME KAPASİTESİNDE SORUN YOK'
Koca, sağlık sisteminin hasta kabul etme kapasitesi konusunda sorun olmadığını vurgulayarak, "Fakat alınan, ama iptal edilmeden gelinmeyen randevular, sorunu öncelikli bazı hastalarımızın randevu almalarını zorlaştırıyor. Sadece uzman hekim günlük ortalama randevu sayımız yaklaşık 1 milyondur. Yılın ilk 10 ayında MHRS üzerinden alınan randevu sayısı ise yaklaşık 200 Milyon. Günlük randevu sayımız, salgından öncesine kıyasla yüzde 40 artmış durumda. Yılın ilk 10 ayında aile hekimliklerinde yapılan muayene sayısını vereyim: 250 Milyon. Geçen 5 yılda sağlık hizmetlerinin yüzde 87'si kamu kurumlarımızda verilmiştir. Ameliyat sayısı 2021 yılında 6 Milyon 600 Bin ve bu yılın ilk 9 ayında 5 Milyon 800 Bin olarak gerçekleşmiş olup yıl sonunda 8 milyonu bulacaktır. Randevulu ve randevusuz olarak, bir günde ortalama 1 buçuk milyon hastaya hizmet veriyoruz. 2020'de ayda 13 milyon olan poliklinik muayene sayısı Ekim ayında 26 milyona ulaştı. Bu veriler, ulaşılan muazzam kapasitenin, sağlık hizmetlerine erişim kolaylığının göstergeleridir" diye konuştu.
'DÜNYA'DA HEM EVLİLİK ÖNCESİ HEM YENİ DOĞAN TARAMASI YAPAN TEK ÜLKEYİZ'
Koca, konuşmasında SMA hastalığına ve SMA hastalarına dair de açıklamalarda bulunarak şunları söyledi:
"Bu son derece hassas konudan bahsederken emin olun üzerimde büyük bir ağırlık hissediyorum. Ben çocuk hekimiyim. Tedavi ettiğimiz her evladımızın yüzündeki tebessümün kıymetini çok iyi bilirim. Ağrısından ağlayan bir yavruyu gülümsetecek her müdahale bizim için tüm emeğimize bedeldir. Yaptığımız işin mükafatını o yavrularımızın gülümsemesinden alırız. Bu hassasiyetle ifade ediyorum. SMA hastalığı maalesef tedavisi son derece güç ve meşakkatli bir hastalıktır. Öncelikle güncel teknoloji bu hastalığın taşıyıcısı olan anne baba adaylarını çocuk yapmadan tespit edebilmektedir. Bildiğiniz gibi evlilik öncesi tarama programımıza SMA taramasını dahil ettik. Evlenmek isteyen çiftlere SMA taraması yapılıyor ve risk varsa yeni kurulan bu aile bu konuda uyarılıyor. Alternatif yöntemlerle ise sağlıklı bebek sahibi olmak mümkün olabiliyor. Yeni doğan bebeklerde de SMA taraması programa alındı ve uygulanıyor. Her yeni doğana SMA taraması yapıyoruz. Dünya'da hem evlilik öncesi hem yeni doğan taraması yapan tek ülkeyiz. Geçen yılın sonunda başlayan SMA tarama programıyla, evlilik öncesinde 493 bin kişiye taşıyıcılık testi, bu yılın Mayıs ayında başlayan tarama programıyla da yeni doğan 635 bin bebeğe SMA taraması yapıldı. Bu taramalar tüm doğumları kapsıyor. Böylece tespit ettiklerimizin tedavisine erkenden başlayabiliyoruz. Tedavisine erkenden başlamak çocuğumuzu kurtarabilir. Örnekleri var. Bir bilim kurulumuz var. SMA hastalarını tedavi eden bilim insanlarından oluşuyor bu kurul. Bize en güçlü tedaviyi öneriyorlar. Biz de onların önerisine göre hareket ediyoruz."
'SORUNUN FARKINDAYIZ VE ÇÖZÜMÜMÜZ VAR'
Koca, son dönemlerde piyasada ilaçların bulunmadığına dair çıkan iddialara ilişkin ise şu açıklamada bulundu:
"Piyasada eksikliği hissedilen ilaçlar olduğunu inkar etmek gibi bir düşüncem yok. Ancak gerek ilaç etken maddelerinin tedariki ile ilgili küresel arz sorunu, gerekse kur farkı kaynaklı fiyatlama problemi var. Bir başka sorun da kur güncellemesinin dönemsel olarak yılda bir kez, Şubat ayında gerçekleşmesidir. Bu tarih yaklaştıkça stok sorunları baş göstermektedir. Sorunun farkındayız ve çözümümüz var. Müsterih olunuz. Hastalarımızı biilaç bırakmayız. Sorunu en kısa sürede çözeceğiz. İlaç soran bulacak, sorun arayan bulamayacak. Yarını kaçırmak istemiyorsak üretime, teknolojiye, bilgiye değer vermeliyiz. Bakın bugün Türkiye'de kullanılan ilaçların kutu bazında yüzde 89'u değer bazında yaklaşık yüzde 53'ü ülkemizde üretiliyor. Bu regülasyon otoritemiz sayesinde oldu. Araştırma fonlayan kuruluşlarımız sayesinde oldu. Kamu alım gücünü doğru şekilde kullanmamız sayesinde oldu. İhracatın ithalatı karşılama oranında çok önemli bir seviyeye ulaştık. Yıllar sonra yeniden aşı üretir hale geldik. Rahmetli Refik Saydam'ın ruhunu şad edecek Hıfzıssıhhayı yeniden inşa ediyoruz. Bağışıklama programımızdaki aşıların yüzde 86'sını yeni Hıfzıssıhha'da kendimiz üreteceğiz. Ayrıca Suçiçeği, Hepatit ve Kuduz aşılarının teknoloji transferi ile üretileceği üç yeni tesis projemiz ise ihale aşamasındadır."
'HPV TARAMALARINDA YERLİ TEST KİTİ UYGULAMASINA BAŞLIYORUZ'
Koca, rahim ağzı kanserine sebep olan HPV'nin tespiti ve bulaşmasının engellenmesi amaçlı aşısı ile ilgili yol haritalarının da olduğunu bildirerek, "HPV taramalarında yerli test kiti uygulamasına önümüzdeki günlerde başlıyoruz. HPV aşısı içinse, yaş gruplarını dikkate alan bir planın hazırlığındayız. Türkiye Yüzyılının sağlıktaki anıtsal projelerinden biri olarak Sağlık Vadisi projesini en azından bir cümleyle anayım. Sağlık Vadisi, sağlık teknolojilerinde devasa boyutlarda bir üretim projesidir. Seçilmiş insan kaynağı istihdamını esas almaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, son 20 yılında sağlıkta çok önemli reformlara imza attı. Her vatandaşımızın eşit şekilde sağlık hizmetine yüksek konforda erişimini sağlamak için büyük yatırımlar yaptı. Bunun sağladığı refahı hepimiz yaşadık. Altı tanesi genel bütçe kaynaklarıyla tamamlanan 20 şehir hastanesini hizmete açtık. 6 ay içinde Kocaeli, İzmir, Gaziantep ve Kütahya şehir hastanelerimizi de milletimizin hizmetine sunacağız. Antalya, Aydın, Samsun, Ordu, Sakarya, Denizli ve Şanlıurfa Şehir hastanelerimizin genel bütçeden yapımı devam etmektedir. Yine genel bütçeden yapılacak olan Trabzon, Diyarbakır, Rize, Mardin ve Sancaktepe Şehir hastanelerinin ihale süreçleri devam ediyor. Şehir hastanelerini en çok eleştirenlerimiz bile ihtiyaç duyup hizmet aldıklarında içtenlikle teşekkür ettiler. Ben buradan onları tek tek saymayayım. Kendileri kamuya açık ortamlarda da memnuniyetlerini dile getirirler" dedi.
BAKAN YANIK SUNUM YAPTI
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, TBMM Genel Kurul Bütçe Görüşmelerinde konuştu. Bakan Yanık, "Cinsel istismar konusuyla alakalı hem meclisimizi hem kıymetli milletimizi bilgilendirmek istiyorum. Konuyla alakalı mağdur, 30 Kasım 2020'de Cumhuriyet Savcılığına müracaat etmiş. Savcılıktan konu bize intikal etmiş. 4 Aralık 2020'de ilk kabul birimimize, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezimizin ilk kabul birimine almışız, 8 Aralık 2020'de de mağduru kuruluşumuza almışız. Kadın Konuk Evi'mize almışız" dedi. Yanık'ın, kürsüde konuşması sırasında CHP milletvekillerinin sırtını dönmesi üzerine Yanık, "Hiç sırtınızın dönmeyin. Sizden öğrenecek tek bir cümlemiz yok bizim. Şimdi sırtınızı neye dönmeniz gerektiğini ben size öğreteceğim. Tek tek anlatacağım. Hiç merak etmeyin. Dönün arkanızı. Ben de sizi görmek istemem doğrusu" ifadelerini kullandı.
'DAVA BİZE 2 ARALIK 2022'DE İHBAR EDİLDİ'
Yanık, olayla ilgili olarak konuşmasının devamında, "Bu süre içerisinde mağdurun psiko sosyal desteği, sağlık desteği, okuma-yazması yok, eğitimi yok, ilkokul diploması alınıyor. Bunları tamamlıyoruz. Mağdura meslek eğitimi veriyoruz. Aşçılık eğitimi alıyor. İngilizce öğreniyor ve hayatını kendi başına idame ettirecek şekilde yetişiyor. Uzun süre gizliliğini sağlamak için gerekli çalışmalarını yapıyoruz. Ne zaman kamuoyu haberdar oldu bu konudan; bu konudan kamuoyunun haberinin olduğu tarih davanın açıldığı tarih. Dava bize 2 Aralık 2022'de ihbar edildi. Biz aynı tarihte davaya müdahil olduk, aynı gün. Aynı gün davya müdahil olduk. Açıklamamızı geç yaptığımız için arkadaşlar eleştiriyorlar. Evet 3 gün sonra yaptık açıklamayı. Neden; çünkü kamuoyuna mağdurla alakalı ne kadar bilgi yansıdığını bilmiyorduk. Dolayısıyla kendisinin ve çocuğunun can güvenliği riske etmemek, açık kaynaklara ne kadar bilgi yansıdığını tam olarak öğrenebilmek için bir süre bekledik. Dolayısıyla konu son derece açık. Biz aralıksız bir biçimde mağdurun desteği olan her türlü desteği sağlamışız. Dava bize ihbar edildiği gün o gün davaya müdahil olmuşuz. Dolayısıyla bunu bir defa milletimizle bir paylaşmak istiyorum" diye konuştu.
'TÖRE VE NAMUS CİNAYETİ KAVRAMINI MİLLETİN HAFIZASINDAN AK PARTİ ÇIKARDI'
Yanık, tutumlarının 20 yıldır hiç değişmediğini ifade ederek, "Bizim için korunacak bir tek değer vardır; çocuktur. Bizim için korunacak bir tek değer vardır; kadındır. Bizim için korunacak bir tek değer vardır; mağdurdur. Mağdurun kim olduğuna bakmadık. Kim olduğuna, yaşına, cinsiyetine bakmadık. Gerekli hukuki süreç neyse hepsini aralıksız yaptık. Biz bunu yaptık ama bugün bizi itham edenler kendi teşkilatları içerisinde onlarca tacize, istismara sessiz kaldı. Bizi sessiz kalmakla suçlayanlar kendi sicillerini bugün bu bağrışla örtemeyecekler. Bu bağrışlar bir sicil temizleme ameliyesi ama millet bunu gayet iyi biliyor. Lafa geldiği zaman kadınlar, çocuklar. Töre ve namus cinayeti kavramını bu milletin hafızasından çıkaran AK Parti'dir. Tamam iktidar olamadınız. Bu millet sizi iktidar yapmadı. Ama iktidar ortağı oldunuz. İktidar ortağı olduğunuz zaman da niye değiştirmediniz o yasayı? O yasayı kim değiştirdi? Töre ve namus cinayeti kavramını bu milletin hafızasından kim çıkardı? AK Parti çıkardı. AK Parti kadın ve çocukla alakalı bütün paradigmayı değiştirdi. Siz ancak konuşursunuz. Basına yansıyan açık bilgiye rağmen burada manipülasyon yapıyorsunuz. Sizi o çocukların bedeni üzerinde tepindirmeyeceğiz" şeklinde konuştu.
'SİZ KARANLIĞIN TA KENDİSİSİNİZ'
Yanık, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sizin söyleyecek tek cümleniz yok. Kandil baronlarının el ele, göz göze oturduğu 10 yaşında, 12 yaşında kız çocuklarına ses çıkarmayanlar gelip burada bana ahlak dersi vermesin. Bizim ömrümüz bu mücadeleyle geçti. Ne CHP'nin ne HDP'nin ne de bir başkasının bize bu konuda ders verecek yetkinliği yok. Bize bu konuda ders verecek hakkınız yok. Sizin siciliniz çok kötü. Sizin siciliniz çok karanlık. Sizin siciliniz başörtüsünde karanlık. Sizin siciliniz insan haklarında karanlık. Siz karanlığın ta kendisisiniz. Siz karanlığınızı yansıtacak yer arıyorsunuz. Siz karanlığınızı yükleyecek yer arıyorsunuz. 'Şu konuları siyasete alet etmeyelim' derken söylediğim şey buydu. 'Bu çocuklar siyasetin malzemesi olmasın' derken söylediğim şey buydu. Siz bunu hep yaptınız. Hep yaparsınız. Ama biz buna izin vermeyeceğiz. Ne kadar uğraşsanız o çocukların bedenlerini istismar edemeyeceksiniz. Bu kadar basit. Dönün kendi ayıplarınızla bir yüzleşin. Ondan sonra gelin konuşalım."
TBMM Genel Kurulu'nda, İçişleri Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı 2023 yılı bütçeleri kabul edildi.