Psikiyatrist Dr. Mustafa Merter’in Hekaton’la Son Tango kitabı raflardaki yerini aldı
Türkiye’de LGBT ve diğer toplumsal cinsiyet akımları üzerine tıbbi ve psikolojik verilerden yola çıkarak hazırlanan Hekaton’la Son Tango kitabı okuyucuyla buluştu. Psikiyatrist ve Araştırmacı Yazar Dr. Mustafa Merter’in kaleme aldığı kitapta bilimsel, psikiyatrik ve sosyolojik olarak kapsamlı bir çalışma sunuluyor ve meseleye devlet ve toplum bazlı çözüm önerileri getiriliyor.
Hekaton’la Son Tango adlı kitabın basın toplantısı yapıldı. Dr. Mustafa Merter, kitabında, yeni medyanın da tetiklediği cinsel kimlik karmaşası üzerine beş ana konu başlığı altında hem dünya hem de ülkemiz adına geniş çaplı araştırmaların sonuçlarını aktarırken meseleye devlet ve toplum bazlı çözüm önerileri getiriyor. Akademik ön kabuller, değişmez, hatta değiştirilmesi tartışmaya dahi açılamaz gibi işlenen hükümlerle, bilimsel ve kültürel bir perspektif ışığında yüzleştiğini söyleyen Merter, Hekaton’la Son Tango eserinde, yeni materyalizm, cinsel kimlik, nefret söylemi, akademik objektiflik ve insan hakları gibi terim ve söylemlere dair, bilimsel araştırmalar ortaya koyuyor. Merter, bu çalışmayla küresel propagandaya karşı bir psikiyatrist olarak durduğunu ifade ediyor.
“BİR CANAVAR ARIYORDUM”
Kitabın isminde kullanılan Yunan mitolojisindeki Hekaton’un kullanılmasına yönelik bilgi veren Dr. Mustafa Merter, “Bir canavar arıyordum, çok başlı ve çok kollu. Bunu bir sembol olarak kullandı. Çocukluktan itibaren başlayan, kadınlara ve tüm topluma yayılan bu kötü etkiyi sembolize etmem gerekiyordu. Onun için tek gövdeye bağlı bir canavar arıyordum ve Hekaton’u buldum” dedi.
“BİZİM AYARLARIMIZI YENİDEN YAPILANDIRMAK İSTİYORLAR”
İnsanlığa ve aileye karşı açılmış bir savaşın ortasında olunduğunu ifade eden Merter, tüm bu sürecin sonucunda özellikle devlet eliyle, “Yüksek Stratejik Araştırmalar Enstitüsü” ile “Nefs İlmi Enstitüsü'nün kurulmasını önererek topluma düşen görev ve sorumluluklardan söz etti. Merter, “Judith Butler açık açık söylüyor. ‘Bizim derdimiz LGBT değil, insanlığı yeniden yapılandırmak istiyoruz’ diyor. Yani bizim ayarımızı, toplumumuzun ayarını yeniden yapılandırmak istiyorlar. Mesele bu kadar basit” diye konuştu.
“BİR SAVAŞIN ORTASINDAYIZ AMA ÇARESİZ DEĞİLİZ”
Okuyucunun kitapta ‘savaşın’ farklı cephelerini göreceğini söyleyen Dr. Mustafa Merter, “Biliyorsunuz bir savaş olduğu zaman farklı cepheleri vardır. Bu kitapta bu farklı cephelerin analizini yaptım. Farklı sosyal projelerin analizini yaptım. Bir savaşın ortasındayız ama çaresiz değiliz. Bize onu ikna etmeye çalışıyorlar. ‘Bizim trilyonlarca dolar paramız var, bizim arama motorlarımız var, sosyal medyamız var. Siz bizim karşımızda teslim olmaya mecbursunuz’ demek istiyorlar. Biz teslim olmaya mecbur değiliz, bunu anlatmaya çalışıyorum. Yeter ki şuurlu davranalım ve bir savaşın ortasında olduğumuzu anlayalım” dedi.
“EKRAN KARŞISINDA GEÇİRİLEN ZAMAN GÖZDEN GEÇİRİLMELİ”
Hem toplumsal hem de bireysel olarak herkesin üzerine düşen görevler olduğunu ifade eden Psikiyatrist ve Araştırmacı Yazar Dr. Mustafa Merter, “Ekran karşısında geçirdiğimiz zamanı gözden geçirmemiz gerekiyor. Sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla çalışmalar yürütülmesi gerekiyor. Son olarak Dünya Çocuk ve Aileyi Koruma Vakfı uluslararası bir sempozyum yaptı. Bunları çoğaltmamız gerekiyor. Devletinde toplumun tabanından gelen reaksiyonla harekete geçmesi gerekiyor. Halkın devletten talep etmesi gerekiyor. Bu çok önemli, ‘koru bizi’ demesi gerekiyor. Çünkü devlet bu konuda bir şeyler yapmaya kalksa maalesef aykırı sesler ortaya çıkacak. Üç kuruşluk oy için bu işi teşvik eden partiler var. İşin ne olduğunun farkında değiller. O kişilere işin esasında ne olduğunu anlatabilsek onlar da fikir değiştirecekler” şeklinde konuştu. Toplumsal cinsiyetle ilgili kullanılan kavramları mayın olarak nitelendiren Merter, insanların beynine bazı kelimelerle mayın yerleştirildiğini de sözlerine ekledi.