DİAYDER Başkanı Baran: Bize 300 kart verildi
Terör örgütü PKK/KCK'nın amaçları doğrultusunda faaliyet yürüttükleri iddia edilen Din Âlimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) üyesi 9'u tutuklu 23 sanığın yargılanmasına başlandı. Savunma yapan dernek başkanı Ekrem Baran, "Şafi mezhebine göre dini vecibelerini yerine getiren bağımsız bir kurumdur. KCK ve başka bir yapılanma ile alakası yoktur olamaz" dedi. Baran, İBB'den verilen yardım kartlarına ilişkin ise "Bize 300 kart verildi, biz de bu kartları hiçbir ayrım gözetmeksizin dağıttık. Biz yalnızca fakirleri düşünerek hareket ettik " diye konuştu.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, 9 tutuklu ve 12 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı. Duruşmada CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekilleri Ömer Faruk Gergerlioğlu, Hüda Kaya, Züleyha Gülüm, Ali Kenanoğlu ve sanık yakınları izleyici olarak katıldı.
SANIK AVUKATLARI BİRLEŞTİRME TALEBİNDE BULUNDULAR
Tutuklu sanıklar duruşma salonuna alınırken yakınları alkışta bulundu. Sanıkların kimlik sorguları yapıldıktan sonra söz alan avukatları, DİAYDER'e yönelik İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ayrı bir dosya yürütüldüğünü bu iki dosyanın niteliği yönünden aynı olduklarını ve bazı sanıklarının da aynı olduğunu kaydederek birleştirilmesini talep ettiler. Avukatlar, tahliye ve derhal beraat talebinde de bulundular.
Avukat Fırat Epözdemir, dernek başkanı Ekrem Baran'ın da arasında bulunduğu 5 sanığın, İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyayla aynı olduğunu belirterek bu dosyanın önce açılan 34. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosya ile birleştirilmesini, tüm sanıklar hakkında tahliye kararı ve adli kontrol tedbirlerinin kaldırılması talebinde bulundu. Avukat Epözdemir ve bazı avukatlar, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı'nca yapılmış dinleme kayıtlarının da hukuka aykırı olarak yapıldığı gerekçesiyle dosyadan çıkarılması ve dikkate alınmamasını talep ettiler.
MAHKEMEDEN BİRLEŞTİRME TALEPLERİNE RET
Mahkeme heyeti, İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyanın incelendiğini, bu dosyadaki eylemlerin 34 Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki eylemlerden sonraki eylemler olduğu, DİAYDER konusunda ayrıntılı dosyanın da burada görülmekte olduğu gerekçesiyle birleştirme talebini reddetti. İki dosyada da ismi geçen 5 sanık yönünden dosyanın 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde birleştirilmesi için yazı yazılmasına karar verdi. Ayrıca iletişimin dinlenmesine yönelik kayıtların dosyadan çıkarılması ve dikkate alınmamasına yönelik talepler de ihbar üzerine yapılan araştırma sonucu delil toplandığı ve cumhuriyet savcısının sözlü talimatı ile delil toplanabileceği gerekçesi ile reddedildi.
İLK SAVUNMAYI DERNEK BAŞKANI YAPTI
Duruşmada ilk savunmayı, tutuklu olarak yargılanan dernek başkanı Ekrem Baran yaptı. Baran savunmasında, "Derneğimiz valilik izniyle açılan bir kuruluştur, yalnızca Kuran'ı Kerim'den izin alan bir kurumdur. Şafi mezhebine göre ibadetimizi gerçekleştirmekteyiz yıllardır, dün ve bugün çıkmamıştır. Derneğimizin isminden de anlaşılacağı gibi maddi manevi olarak yardımlaşma esastır. Şafi mezhebine göre dini vecibelerini yerine getiren bağımsız bir kurumdur. KCK ve başka bir yapılanma ile alakası yoktur olamaz" dedi. Diyanet'te 7 yıl görev yaptığını belirten Baran, "DİAYDER'e bağlı mescitler 35 yılı aşkın var olan mescitlerdir, dolayısıyla örgütle bağlantılandırılması doğru değildir. Derneğimizin ödemeleri ortadadır. Bırakın illegal örgüte para göndermeyi, çoğunlukla borçlarımızı üyelerimiz kendi ceplerinden ödemiştir. İddiaları kesinlikle kabul etmiyoruz. Herhangi bir illegal örgüte para aktarımı yapmıyoruz" diye konuştu. Sanık Ekrem Baran dernek olarak bir çok parti temsilcisi ile görüştüklerini belirterek "Biz bir sivil toplum kuruluşuyuz. Her kurumla ve siyasi partiyle görüşürüz. İBB ile de sivil toplum kuruluşu olarak ilişkilerimiz oldu. İBB çok sayıda dine mensup insanların işe alınacağı duyurusu yapıldı. Biz de şafilere duyurduk. İşe şafi gassallar da alındı. Kendilerine teşekkür ediyorum. İBB'ye yardım yapması için 600 ailenin ismini verdik. Bunlardan 300'üne zaten yardım yapıyormuş belediye. Bize 300 kart verildi, biz de bu kartları hiçbir ayrım gözetmeksizin dağıttık. Dini referans alarak dağıttık. Bayburtlu komşularımıza da verdik kartları. Değer ailelerine yardım kartı verdiğimiz ileri sürülmüş, biz siyasi görüşe bakmadan yardım kartlarını verdik. Kaldı ki suçlu olanlar kişilerdir, çocuklarının ne suçu vardır. Yardım kartları sadece değer ailelerine dağıtılmadı, biz yalnızca fakirleri düşünerek hareket ettik" şeklinde konuştu. Bağcılar, Fatih Mahallesindeki mescidimizin Diyanet'e bağlanması için görüşmeler yapıldığını, ancak şafi imam atanmayıp Hanefi imam atandığı için görüşmelerin sonuçsuz kaldığını söyleyen Baran, "Diyanetin yapması gereken işleri biz yaptığımız için yargılanıyoruz" dedi. Söz konusu davanın siyasi çekişme nedeniyle açıldığını vurgulayan Baran, beraatini ve tahliyesini talep etti.
"DİAYDER ARACILIĞIYLA İŞE GİRMEDİM"
Tutuklu sanık Mehmet İnan ise uzun süre Diyanet'e bağlı olarak imamlık yaptıktan sonra İstanbul'a geldiğini, Hz. Hüseyin Camii'nde fahri imamlık yaptığını belirterek "Bu mescit(cami) derneğe bağlı değildir, cemaati karışıktır. Cemaatimin arasında polis memurları da vardır. Mescitte okunan Cuma hutbeleri de Diyanet'in hutbeleridir. Mescidin giderleri cemaatin yardımlarıyla yapılmaktadır. Tek başıma DİAYDER aracılığıyla işe girmedim, 4 kişi girdik. Bugüne kadar bir tek aidat ödemedim. Zorunluluk olsa hepimiz öderdik. Belediyeye bir işe girince vefa borcumu ödemek istedim, derneğe yardımda bulundum. Biz, DİAYDER alimleri olarak zaten halk içinde gassallık yapıyoruz, nikah kınıyoruz. Belediyede kadro açılınca, sosyal güvencem olmadığından, hem ileride emekli olmak hem de gelirim olsun diye başvurdum İBB'ye. Sınavı geçtim, göreve başladım. Demokratik İslam Kongresi'nin hiçbir toplantısına katılmadım. DİAYDER'den sadece 4 kişi gassal olarak işe alındık. Yahudi, Ermeni, Alevi ve Hristiyan mezhebinden gassallar da aldılar işe" şeklinde konuştu. Duruşmaya ara verildi. Aranın ardından duruşma sanık savunmalarıyla devam edecek.