Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye'nin kurtulması için İslam ülkeleri daha güçlü bir irade ortaya koymalı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Suriye'nin çatışma, insani kriz ve terör sarmalından kurtulması için İslam ülkeleri daha güçlü bir irade ortaya koymalı. Siyasi çözüm çabalarına etkin destek vermelidir. Biz de bu konuda gereken adımları atmakta tereddüt etmeyeceğiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) 38. Bakanlar Toplantısı Açılış Programı'na katıldı. Toplantıda, İİT üyesi ülkeler bakanlar başkanlığındaki heyetlerle temsil edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ticaret müzakereleri toplantısında alınan kararların sistemin uygulanmasını kolaylaştıracağı kanaatindeyim. Diğer İSEDAK üyelerinin de katılmasıyla ülkelerimiz arasındaki ticareti yüzde 25 seviyesine yükseltebiliriz" ifadelerini kullandı.
KENDİMİZİ ÇEVREMİZDE VE ÖTESİNDE YAŞANAN HADİSELERDE İZOLE EDEMEYİZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörde, doğal afetlerde, ırkçı saldırılarda hayatını kaybedenlere rahmet diledi.
Erdoğan, "İslam ümmetinin mensupları olarak hiçbirimiz kendimizi dış dünyadan, çevremizde ve ötesinde yaşanan hadiselerden izole edemeyiz. Doğrudan insanı, insanlığın huzur ve esenliğini ilgilendiren her mesele aynı zamanda bizim de meselemizdir. Afrika'dan Asya'ya bütün coğrafyalarda dünyanın neresinde zulüm varsa, çatışma varsa, açlıktan ve susuzluktan ölen masum varsa vebali hepimizin üzerinedir. Yemen'de, Somali'de, Afganistan'da, Arakan'da adeta bir deri bir kemik kalmış çocuklar kadar Ukrayna'daki çatışmaların mağdur ettiği sabiler de bizim evlatlarımızdır. Suriye'nin kuzeyinde, hayata tutunma mücadelesi veren kadınlar, nasıl bizim öz kardeşimizse, batılıların refahı için gayri insani şartlarda 15 saat çalışmaya zorlanan Asyalı emekçi kadınlar da bizim kardeşimizdir. Aynı büyük ailenin fertleriyiz. Bu vasıflarımızla kendi toplumumuz yanında dünyanın neresinde olursa olsun tüm kardeşlerimizden sorumluyuz. Her ailede olduğu gibi bizlerin arasında da kimi zaman tartışmalar, gerilimler yaşanabiliyor. Fikir ayrılığına düştüğümüz farklı kanaatlere sahip olduğumuz hususlar ortaya çıkabiliyor. Çözüme kavuşturduğumuz müddetçe hiçbir sorun yoktur. İslam ümmeti olarak bizim kardeşliğimiz her türlü anlaşmazlığın, fikir ayrılığının üstesinden gelecek güce ve dirayete sahiptir" diye konuştu.
AFRİKA HALKLARININ YANINDA HER ZAMAN YER ALDIK
İSEDAK'ın bu yılki temasının 'Kovid 19 Salgını ışığında Etkili Sosyal Yardım Sağlanması ve Sosyoekonomik Güçlendirme' olarak belirlediklerini belirten Erdoğan, "Yıl boyunca gerçekleştirdiğimiz programların birbirimizi daha iyi anlamamıza ve ortak projeler geliştirmemize imkan verdiğini görüyoruz. Bu ivmenin devam ettirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Zorlu salgın döneminde sosyal yardımlaşmanın hayatımızda ne kadar kritik bir yere sahip olduğunu beraberce tecrübe ettik. Zenginin refah ve konforunu, fakirin haklarının önüne koyan mevcut sistemin, insanların derdine derman üretemediği bu süreçte daha iyi anlaşıldı. Asgari sağlık hizmetlerine ulaşamayan yüz binlerce insan çaresizlik içerisinde hayatını kaybetti. Huzurevlerinden, yaşlı bakım yurtlarında, hastane kapılarından yansıyan manzaraları asla unutmadık. Aşı ve ilaç şirketleri, doğrudan insanlığın geleceğini ilgilendiren böyle meselede dahi fahiş kar elde etme hesabını bırakmadı. Salgın döneminde bizden talepte bulunan toplam 161 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi yardım malzemesi gönderdik. Söz verdiğimiz gibi Turkovac'ı milletimizle birlikte tüm insanlığın hizmetine sunduk. Afrika halklarının yanında yer aldık. Tabi afetlerden ve savaşlardan etkilenen insanlara resmi kurumlarımızla yardım elimizi uzatıyoruz" diye konuştu.
AFRİKALI KARDEŞLERİMİZİN ÇEKTİĞİ SIKINTILARI HAFİFLETECEĞİNE İNANIYORUZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rusya Ukrayna arasındaki savaşın sone erdirilmesi ve akan kanın durdurulması için yoğun çalışma yürüttük. Her iki liderle olan yakın dostluğumuzu kullanarak Rus ve Ukrayna makamlarını ülkemizde farklı vesilelerle bir araya getirdik. Tahıl Koridoru'nu ve esir takası anlaşmasını hayata geçirerek diplomatik çözümün mümkün olduğunu gösterdik. Enerji ve gıda krizinin yoksul ülkeler başta olmak üzere tüm dünyayı etkilediği bir dönemde 11 milyon tonu aşkın tahılın Karadeniz ve boğazlar üzerinden sevkini temin ettik. Karadeniz Tahıl Koridoru anlaşmasının 19 Kasım'dan itibaren 120 gün süreyle uzatılmasının, Afrikalı kardeşlerimizin çektiği sıkıntıları bir nebze olsun hafifleteceğine inanıyoruz. Tahıl Sevkiyatı'nı Afrika kıtası öncelikli yürüterek inşallah biz de bu sürece destek olacağız" dedi.
TİCARİ VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİMİZİ İLERLETMEMİZ KRİZİ FIRSATA ÇEVİRME MÜCADELEMİZDE KATKI SAĞLAYACAKTIR
Erdoğan, "Salgınla başlayan, enerji ve emtia fiyatlarındaki artışla tırmanan, sıcak çatışmalarla daha da kötüleşen küresel kriz yeni boyutlar kazanarak devam ediyor. Enflasyon ve işsizlik rakamları son 50-60 yılın zirvesine ulaşmış durumda. Faizleri yükselterek, enflasyonu kontrol altına alma çabaları şimdiye kadar beklenen neticeyi veremedi. Enerji kesintileri, Avrupa'nın birçok ülkesinde ciddi tedirginlik kaynağı haline geldi. Tedarik zincirlerindeki kırılmaların yol açtığı sorunlara kalıcı çözüm bulunamadı. Hayat pahalılığının sebep olduğu ekonomik zorluklardan az ya da çok hepimiz etkileniyoruz. Türkiye olarak vakitlice aldığımız tedbirler ve uyguladığımız politikalarla bu süreci başarıyla yönetsek de kimi olumsuzlukları biz de hissediyoruz. Tüm dünyada resesyon beklentilerinin artması, tünelin sonundaki ışığın görülmediğine işaret etmektedir. İslam ülkeleri olarak ticari ve ekonomik iş birliğimizi daha da ilerletmemiz, krizi fırsata çevirme mücadelemizde bizlere katkı sağlayacaktır" diye konuştu.
DİĞER İSEDAK ÜYELERİNİN KATILMASIYLA ÜLKELER ARASI TİCARETİ YÜZDE 25 SEVİYESİNE YÜKSELTEBİLİRİZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İslam ülkeleri tercihli ticaret sisteminin geçtiğimiz temmuz ayı itibariyle yürürlüğe girmiş olmasını memnuniyetle karşılıyorum. Ticaret müzakereleri toplantısında alınan kararların sistemin uygulanmasını kolaylaştıracağı kanaatindeyim. Diğer İSEDAK üyelerinin de katılmasıyla ülkelerimiz arasındaki ticareti yüzde 25 seviyesine yükseltebiliriz. Tercihli ticaret sisteminin yanı sıra tahkim merkezi ve uluslararası yatırım fonunun da hayata geçmesinden memnuniyet duyuyoruz. İslam ülkelerindeki tasarrufların helal yatırım ürünü olan bu fona aktarılmasının teşvik edilmesinde fayda görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Dijital İşbirliği konusuna da değinen Erdoğan, " İSEDAK yüksek düzeyli dijital dönüşüm girişimini son derece kıymetli buluyorum. Kodlama, siber güvenlik, dijital beceri ve yetkinlik geliştirme gibi somut projeleri hayata geçirebiliriz. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisimiz, engin birikimi ve tecrübelerini paylaşamaya hazırdır" dedi.
İSLAM KARŞITLIĞI BATILI SİYASETÇİLERİN OY DEVŞİRMEK İÇİN SIK BAŞVURDUĞU ARAÇLARDAN BİRİSİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son yıllarda ağırlaşan ekonomik şartlar, özellikle batılı ülkelerde İslam düşmanlığını ve yabancı karşıtlığını ciddi manada körüklemektedir. Bugün İslam karşıtlığı batılı siyasetçilerin oy devşirmek veya başarısızlıklarını örtmek için en sık başvurduğu araçlardan birisidir. Lafa gelince demokrasi ve özgürlükler konusunda mangalda kül bırakmayanlar, mesele Müslümanların özellikle de Müslüman kadınların hakları olunca en faşist uygulamaları devreye almaktan çekinmiyor. Kimi Avrupa ülkelerinde başörtüsüne okul, iş hayatı ve kamusal alanda getirilen hukuk dışlı kısıtlamalar bunun en çarpıcı örnekleridir. Küresel bir dikta aracı halini alan LGBT dayatması da hem aile kurumunu hem de İslami değerleri zayıflatmayı amaçlayan bir diğer tehdittir" dedi.
YUNANİSTAN'DA ZULME UĞRAYAN KARDEŞLERİMİZİN DURUMUNA DAHA FAZLA SEYİRCİ KALMAMALIDIR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hangi cafcaflı ambalaja konursa konsun insanların dinlerini yaşamasına mani olmak zorbalıkla inançlara müdahale etmek kendi hayat tarzını dikte etmek, orta çağın engizisyon ruhunu yeniden hortlatmak demektir. Şüphesiz bu faşist dalgadan Müslümanlarla birlikte dili, kültürü, ten rengi, kökeni farklı diğer gayri müslimler de etkileniyor. Irkçılığın bu yeni biçimiyle mücadelede teşkilatımız bünyesindeki dayanışmanın güçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Yunanistan'daki Müslüman Türk azınlığına yönelik yıllardır süren haksız ve hukuksuz uygulamalar artarak devam ediyor. Yunanistan'daki kardeşlerimizin dini liderleri tanınmıyor. Vakıfları ve malları gasp ediliyor. Ana dillerini öğretmenlerine öğretmelerine izin verilmiyor. Kimlikleri reddediliyor. İslam alemi Yunanistan'da zulme uğrayan kardeşlerimizin durumuna daha fazla seyirci kalmamalıdır" diye konuştu.
"SİYASİ ÇÖZÜM ÇABALARINA ETKİN DESTEK VERMELİDİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İslam ümmetinin ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin maruz bırakıldıkları hak ihlallerini de biliyorsunuz. Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci üye olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne sizlerin de gereken desteği vereceğinize inanıyorum. Filistin meselesinin 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip Filistin devletinin vücut bulmasıyla çözüme kavuşturulmasını destekliyoruz. Filistin halkının kendi devletine ve meşru haklarına kavuşması, Kudüs ve Mescid-i Aksa da statükonun korunması için elimizden geleni yapıyoruz ve yapacağız. İslam dünyasını 10 yılı aşkın bir süredir meşgul eden önemli konulardan biri de Suriye'deki ihtilaftır. Salgınla birlikte bu ülkedeki sosyo ekonomik ve insani durum daha trajik bir hal almıştır. Türkiye olarak 3 buçuk milyonu aşkın Suriyeli sığınmacıya topraklarımızda ev sahipliği yaparak, milyonlarcasını da Suriye sınırları içerisinde destekleyerek, kardeşlik vazifemizi layıkıyla yerine getiriyoruz. Suriye'nin çatışma, insani kriz ve terör sarmalından kurtulması için İslam ülkeleri daha güçlü bir irade ortaya koymalı. Siyasi çözüm çabalarına etkin destek vermelidir. Biz de bu konuda gereken adımları atmakta tereddüt etmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
PKK VE UZANTILARINA DESTEK VERME OYUNU ARTIK SON BULMALIDIR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Pek çoğumuz terörün vahşi yüzüne şahit olmuş insanlarız. Terör örgütlerinin kalleş saldırılarında vatandaşlarımızı kurban verdik. Adları, iddiaları coğrafyaları farklı olsa da bu örgütlerin tamamı öncelikle Müslümanları hedef aldı. Müslümanların kanını döktü. En fazla zarar İslama ve Müslümanlara verdi. Sadece biz PKK terör örgütünün saldırılarında 40 bine yakın insanımızı kaybettik. FETÖ'cü hainler bir gece 252 kardeşimizi alçakça şehit ettiler. DEAŞ'ın kanlı eylemlerinde yüzlerce insanımız bizden kopartıldı. Önceki hafta İstiklal Caddesi'nde ardından Karkamış ilçemizde 3'ü çocuk 8 vatandaşımız PKK tarafından şehit edildi. Dökülen bu kanda elbette bölücü terör örgütü kadar DEAŞ'la mücadele bahanesiyle bu teröristleri silaha ve desteğe boğanların da payı vardır. Ölen her bir masumun kanı ülkemizin yaptığı tüm ikazlara rağmen harf oyunlarıyla terör örgütlerini meşrulaştırmaya çalışanların eline ve yüzüne bulaşmıştır. İlk günden beri proje mahsulü bir yapı olduğu bilinen DEAŞ'la mücadele kisvesiyle PKK ve uzantılarına destek verme oyunu artık son bulmalıdır. DEAŞ'la sahada göğüs göğüse çarpışan ve bu örgütü bozguna uğratan Türkiye'nin bu tür argümanlara karnı toktur. Ülkemizle birlikte Suriye ve Irak'ın da toprak bütünlüğüne tehdit oluşturan bu terör örgütünün kökünü kazımakta kararlıyız. İslam ve insanlık düşmanlarına karşı yürüttüğümüz bu mücadelede siz kardeşlerimizin güçlü desteğini beklediğimizi ifade etmek istiyorum" diye konuştu.