Çeyiz sandıklarından, ünlü modacıların kreasyonlarına
Bursa’da, tarihi M.Ö. 4000 yıllarına kadar uzanan çarpana dokuma, moda dünyasına kazandırıldı. Bursa Olgunlaşma Enstitüsü öğretmen ve öğrencileri, Ramses kuşağı olarak da bilinen çarpanayı bugüne uyarlayarak aksesuar haline getirdi. İlk çağlarda ve Orta Asya’da insanların çadırlarını bağlamak ya da çocuklarını sırtlarında taşımak için kullandıkları dayanıklı, ince uzun şeritler, şimdilerde ise kolye, kemer, çanta sapı ya da giysilerin üzerinde süsleme olarak kullanılmaya başlandı. Bursa Olgunlaşma Enstitüsü'nde üretilen çarpanalar, ünlü modacıların kreasyonlarında yer alıyor.
Tarihi, insanlık tarihi kadar eski olan dokuma, Bursa Olgunlaşma Enstitüsü’nde güncellenerek, bugüne uyarlandı. İlk çağlarda ve Orta Asya’da, insanların çadırlarını bağlamak ya da çocuklarını sırtlarında taşımak için kullandıkları dayanıklı, ince uzun şeritler şimdi kolye, kemer, çanta sapı ya da giysilerin üzerinde süsleme olarak kullanılıyor.
Bursa Olgunlaşma Enstitüsü Araştırma Bölümü Şefi, El Sanatları Öğretmeni Şükran Özgen, Ramses kuşağı olarak da bilinen, dayanıklı ip ile dokunan ve özel kartlarla üzerindeki şekilleri verilen dar ve uzun şerit olan çarpanaların, Orta Asya’da ve Anadolu’da hala kullanıldığını söyledi.
Özgen, “Dokumanın tarihi insanlık tarihi kadar eski. Ele geçirilen bulgular bunu ortaya koyuyor. Çarpana dokuma da çok eski. Elde edilen ilk örnekler, M.Ö. 4000 yılına kadar gidiyor. Elimizde Ramses kuşağı diye bir örnek var.
Özellikle ilk çağlarda ve Orta Asya’da insanların ihtiyaçlarından kaynaklı kullandıkları, çadırlarını bağlamak için, çocuklarını sırtlarında taşımak için, yüklerini taşımak için bağladıkları, çuvallarının, heybelerinin ağzını bağladıkları, son derece sağlam, dayanıklı, ince, uzun şeritler. Şu anda hala Anadolu’da ve Orta Asya’da, bunları kullanan topluluklar var. Kolan dokuma da deniliyor” diye konuştu.
DEVE DERİSİNDEN MUKAVVA KARTLARA
Çarpana dokuma tekniği ile ilgili bilgi veren Özgen, şunları kaydetti:
“Çarpana dokuma, çarpana kartı dediğimiz, kare ya da dikdörtgen şekildeki kartlarla yapılıyor. Tabii şu an biz mukavva kart kullanıyoruz. Önceleri deve derisi, hayvan kemikleri veya tahtalar kullanılırmış. Artık biz günümüzde bunları kalın mukavvaya çevirmiş durumdayız. Bunları kullanarak dokuma yapılıyor. Dokuma tekniği, çözgü ve atkı sistemi.
Çözgü ipinin çok sağlam olması gerekiyor. Önce bir desen şeması hazırlanıyor. Elde edilen desen şemasına göre kartlara istediğimiz uzunluktaki ipleri geçiriyoruz. Bu iplerin bir ucu düğüm atılarak bir yere sabitleniyor. Diğer tarafı da isterseniz belinize bağlanarak, isterseniz başka bir sabit yere bağlayarak, kartlar oluşturduğumuz çözgü üzerinde çevrilerek dokuma oluşturuluyor. Bu dokuma şu anda Anadolu’da köylerde yerlere kazık çakılarak yapılıyor. Halen bunu yapan dedeler, nineler ve köylülerimiz var.”
ÜNLÜ MODACILARA ÜRETİM YAPIYORLAR
Çarpanaların bu dönemde genellikle giysi süslemede kullanıldığını belirten Özgen, “Çanta sapı, takı, kolye, kemer ya da giysilerin üzerlerinde süsleme olarak kullanılıyor. Modacılarla çalışıyoruz. Uzun bir süredir Arzu Kaprol ile çalışıyoruz. Çarpanalarını biz üretiyoruz. Onun dışında bolca sipariş alıyoruz.
Olgunlaşma enstitülerinin amacı, geleneği gelecekte yaşatmak ve sürdürülebilir olmasını sağlamak olduğu için biz de bu amaç doğrultusunda kendimizi güncelleyerek çarpana dokumaları hayatımıza taşıdık. Çarpana tekniğini ev aksesuarlarında kullanacağımız yeni projelerimiz de var. Yaptığımız eserlerimizi sergide görücüye sunacağız. Amacımız, çarpana dokumayı kaybolmadan gelecek kuşaklara aktarmak” ifadelerini kullandı.
‘SANDIKLAR EN BÜYÜK ARŞİVİMİZ’
1996 yılında kurulan ve Türkiye’deki 24 enstitüden biri olan Bursa Olgunlaşma Enstitüsü'nde, döner sermaye kapsamında sipariş üzerine üretim yapılıyor. Aynı zamanda kadın istihdamına da katkı sağlanıyor. Takıdan, nakışa kadar birçok farklı alanda eğitim veren ve üretim yapan enstitünün arşivini ise çeyiz sandıkları oluşturuyor. Amaçlarının, geleneksel kültürü, aslını koruyarak gelecek kuşaklara aktarmak olduğunu söyleyen Bursa Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Nilüfer Karakoç da şöyle konuştu:
“Tarihi yeniden canlandırıyoruz, gelecek kuşaklara aktarıyoruz. Gelecek kuşaklara aktarırken, bunu aslını koruyarak günümüze uyarlayarak, güncelleyerek yapıyoruz. Bursa’nın çalışma alanları, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Yalova. Gittiğimiz bölgelerde önce köylere gidiyoruz. Sandıklar bizim en büyük arşivimiz. Sandıklardan aldığımız ürünleri günümüze uyarlıyoruz. Sandıklardan aldığımızı güncelleyerek, hayatımıza sokuyoruz. Kadın istihdamı açısından da yetiştirdiğimiz öğrenciler, daha sonra bizim eğitim kadromuza katılıp istihdam açısından da kendilerine ve ailelerine faydalı çalışmalar yapabiliyorlar. Bütün olgunlaşma enstitülerimiz, aynı zamanda döner sermaye kapsamında çalışmalar yapıyor. Çalışmalarımızı inceleyen, beğenen, sipariş vermek isteyen kişilere döner sermaye kapsamında satış da yapabiliyoruz.”