Başdanışman Uçum: Egemenlik savaşları süreçleri belirleyen pozisyona dönüşmüştür
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, “21’inci yüzyıla girdiğimizden beri bir bakın; hakikaten egemenlik savaşları küresel seviyede, bölgesel seviyede dünyanın bütün süreçlerini belirleyen pozisyona dönüşmüştür. Artık eskiden olduğu gibi sahtekârca bir uluslararası kurum referansı, uluslararası hukuk referansı dahi kullanılmıyor" dedi.
Ordu’da ‘Yeni Dünya Düzeninde Türkiye İçin Riskler ve Fırsatlar’ paneli düzenlendi. Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonu’nda Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Oğan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak Cumhurbaşkanı başdanışmanları Mehmet Uçum ve İhsan Şener de katıldı. Panelde, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi değerlendirilmesi ve Türkiye’nin gelecek vizyonuna katkılarının yanı sıra, yakın siyasal tarihi, Türkiye’nin avantajları ve riskleri konuşuldu.
‘ŞU ANDA ÇOK AÇIK BİR BİÇİMDE GÜÇ SAVAŞLARI YAPILIYOR’
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, panelde yaptığı konuşmada, dünyada güç savaşlarının yapıldığını, herkesin referans aldığı, ulusların kendini güvence hissedebileceği kurumsal düzenin olmadığını söyledi. Uçum, “21’inci yüzyıla girdiğimizden beri bir bakın; hakikaten egemenlik savaşları küresel seviyede, bölgesel seviyede dünyanın bütün süreçlerini belirleyen pozisyona dönüşmüştür. Artık eskiden olduğu gibi sahtekârca bir uluslararası kurum referansı, uluslararası hukuk referansı dahi kullanılmıyor. Şu anda çok açık bir biçimde güç savaşları yapılıyor. Hiçbir uluslararası kurum referansı kalmadı. Hiçbir uluslararası hukuk referansı kalmadı. Çok net, Rusya-Ukrayna krizinde de görüldü; Avrupa Konseyi de son derece etkisiz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de son derece etkisiz, Avrupa Birliği de son derece etkisiz, Birleşmiş Milletler de son derece etkisiz. Yani dünyada herkesin referans aldığı, herkesin kendini bağlı hissettiği, bütün ulusların o bağlılık içerisinde güvencede hissedebilecekleri ne bir kurumsal yapı var ne de uluslararası bir hukuk düzeni var. Bu gerçeği tespit ederek başlamak gerekiyor. Tabi diplomasi de artık hukuk üzerinden değil, hakikaten güç üzerinden yürüyor. Hep de böyleydi zaten. Bir dönem belki hukuk görünümüyle sanki gerçek anlamda hukuk içi diplomasi varmış gibi izlenimler verdirseler de aslında bunun böyle olmadığı da anlaşıldı” dedi.
‘KENDİ İRADENİZİ ORTAYA KOYMAZSANIZ EZİLMEYE MAHKÛM OLURSUNUZ’
21’inci yüzyılın dünyanın yeniden yapılanma sürecine girdiği bir yüzyıl olduğunu ifade eden Uçum, “Bu süre içerisinde yeniden yapılanma sürecinin nasıl kaotik, nasıl çatışmacı, nasıl hakikaten insanlık açısından son derece zararlandırıcı sonuçlar doğuran bir süreç olduğunu hep beraber yaşayıp gördük ve şahit de oluyoruz. Orta Doğu, klasik dünyanın merkezidir. Güç savaşlarında Orta Doğu, hakikaten dünyanın geleceğini belirleme konusunda son derece önemli bir pozisyona gelmiştir. Böyle bir ortamda hiç kimse kalkıp uluslararası hukuk, Birleşmiş Milletler kararları, Avrupa Birliği hukuku, Avrupa Konseyi hukuku, AİHM kararları üzerinden birtakım sorunların çözülebileceğini ya da birtakım yaklaşımların geliştirilebileceğini söylemesin. Siz ülke olarak güçlü olmadıktan sonra, siz bağımsızlık konusunda tavizsiz olmadıktan sonra, siz ekonomik olarak, askeri olarak, siyasi olarak kendi iradenizi ortaya koymadıktan sonra bu uluslararası güç savaşları içerisinde ezilmeye mahkûm olursunuz” diye konuştu.
‘SAĞLIKLI SÜRECİ TÜRKİYE’YE YAŞATMAK İSTEMEYEN ÖNEMLİ BİR TUZAK VAR’
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İhsan Şener ise, “Türkiye ağır yatırımlarını, büyük para gerektiren yatırımlarını tamamlamış. Eğitimde, sağlıkta, ulaştırmada, güvenlikte, savunma sanayisinde bütçe gerektiren bütün yatırımlarını tamamlamış bir ülke. Aslında demokratik olarak, mevzuat olarak demokrasisini de sınıf atlattırmış uluslararası sistemin yıllarca dikte ettiği, ev ödevi vermeye çalıştığı pek çok mesele iç dinamiklerle çözülmüş. Bundan sonra bu toplumun refah toplumuna geçmesi gerekiyor. Tam da bu aşamada en yakın müttefikler üzerinden pek çok siyasal oluşum, sivil toplum oluşumu, ticari oluşumlar üzerinden bu önümüzdeki sağlıklı süreci Türkiye’ye yaşatmak istemeyen önemli bir tuzak var. Bütün bunları bahane ederek şimdi Türkiye’nin koşmaya başladığı uluslararası sistemin önüne geçmeye çalışacağı bir aşamada, bu bütün olumsuzlukları bir sisteme yükleyerek ciddi bir muhalefet hareketi başlatılıyor. Eğer burada aklıselim ile hareket edilmez ise Türkiye’nin yakın tarihinde birkaç teşebbüsle darbe girişimiyle elde etmek istediklerini sistem üzerinden yapılacak, pahalılık üzerinden yapılacak tartışmayla, kamuoyu desteğiyle yapmaya çalışacaklar. Türkiye’nin geri gitmeye tahammülü yoktur. Hepimiz ileri bakacağız. Küçük meseleleri çözeceğiz ama büyük resmi unutmadan çözeceğiz” ifadelerinde bulundu.
Panel, katılımcılarının sorularının yanıtlanmasının ardından sona erdi.