Öğr. Gör. Akgöl: Ön lisans eğitimi küçük görülmemeli
2022 yılı Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçlarının açıklanmasının ardından öğrenciler ve aileleri için tercih süreci başladı. İstanbul Kültür Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. Oğuzcan Akgöl, ön lisans eğitiminin avantajlarına yönelik açıklamalarda bulundu. Akgöl, ön lisans eğitiminin küçük görülmemesi gerektiğini belirterek, “Bu eğitimde sektör iş birliğiyle birtakım çerçeve yönetmelikler ortaya çıkmaya başladı. Buna göre çocuklar derslerini uygulamalı biçimde alabilecek ve şayet çalışmış oldukları birimin sorumlusu, öğrencilerden memnun kalırsa direkt olarak onlara staj ve iş imkanı sağlayabilecek” dedi.
Öğrencilerin ve ailelerin ön lisans eğitimine ön yargılı yaklaştığını vurgulayan İstanbul Kültür Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. Oğuzcan Akgöl, konuyla ilgili bazı açıklamalarda bulundu. Akgöl, “Öğrencilere ön lisans programlarını, üniversite hocalarını, ders içeriklerini ve Dikey Geçiş Sınavı (DGS) detaylarını araştırmalarını öneriyorum. Aynı zamanda üniversitelerde hangi imkanların olduğuna bakmaları da öğrencilere yardımcı olacaktır” ifadelerini kullandı.
“ÖN YARGILARIN BAŞINDA DİPLOMA GELİYOR”
Ön lisans eğitimiyle ilgili birtakım ön yargıların mevcut olduğunu belirten Öğr. Gör. Oğuzcan Akgöl, “Bu ön yargıların başında diploma geliyor. 2 yıllık bir diplomanın sektöre geçiş yaptıktan sonra ve daha sonra sektörde yükselme imkanı söz konusu olduğunda bundan faydalanılmayacağına dair bir takım endişeler var. İkincisi ders içerikleriyle ilgili ön yargılar olduğunu söyleyebilirim. Yani 4 yıllık bir lisans programında derslerin çok daha geniş ve çok daha kapsamlı olduğu fakat ön lisans programlarında bunun daha hızlandırılmış biçimde gerçekleştiğine dair düşünceler var” dedi. Bu endişelerin yersiz olduğunu ifade eden Akgöl, “Zaten ön lisans programlarındaki ders planları ve ders içerikleri bu bağlamda şekillendiriliyor. Sektörel iş birlikleri de söz konusu olduğu zaman sektör bizden hem ara eleman hem de nitelikli eleman olarak kimi istiyorsa buna yönelik ders içerikleri oluşturuluyor. Öğrenci sektördeki işine stajıyla birlikte başladığı zaman da herhangi bir problem yaşamadan çalışmış olduğu kuruma ve yapmış olduğu iş tanımına adapte olmuş oluyor” diye konuştu.
“ÖĞRENCİLER, EĞİTİMLERİNİ DİKEY GEÇİŞ SINAVI İLE 4 YILLIĞA TAMAMLAYABİLİYOR”
4 yıllık bir üniversitenin maliyetiyle 2 yıllık bir üniversitenin maliyeti arasında ciddi farklar olduğunu belirten Akgöl, “Burada ön lisans eğitiminin avantajlarından bir tanesi de şu; eğitimini Dikey Geçiş Sınavı (DGS) imkanıyla 4 yıllığa tamamlama ihtimali öğrenciler için son derece cezbedici bir hale geliyor. Çünkü öğrenciler birçok derslerini saydırabiliyor ve burada o eğitimi alıp ardından 4 yıllık eğitimde bunu tamamlayıp kariyerlerine devam edebiliyorlar” şeklinde konuştu.
“DERSLERİN ÖNEMLİ BİR KISMI İŞ YERİNDE BİR EĞİTİM KOORDİNATÖRÜ İLE GERÇEKLEŞTİRİLECEK”
Ön lisans eğitiminin çok küçük görülmemesi gerektiğini söyleyen Akgöl, “İçinde bulunduğumuz dönemde gençler tamamen sektöre giriş yapmanın niyeti içerisindeler. Ön lisans eğitiminde sektör iş birliğiyle birtakım çerçeve yönetmelikler ortaya çıkmaya başladı. Geçtiğimiz yıllarda bununla ilgili Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yayınlanan bir çalışma vardı. Buna göre artık ön lisans eğitimindeki derslerin önemli bir kısmı iş yerinde bir eğitim koordinatörü ile gerçekleştirilecek. Çocuklar derslerini orada uygulamalı biçimde alabilecek ve şayet çalışmış oldukları birimin sorumlusu öğrencilerden memnun kalırsa onlara direkt olarak staj ve iş imkanı sağlamaya başlayacak. Bu sayede öğrenciler hem uygulamalı hem de teorik olarak eğitim almış olacak” dedi.
“AİLELER, ÖĞRENCİ TERCİHLERİNE DAHA FAZLA ÖNEM VERMELİ”
Ailelerin öğrencileri serbest bırakması gerektiğini ifade eden Akgöl, “Birçok ebeveyn bu tip konularda kendi kararını uygulamaya çalışıyor. Fakat çocukları serbest bıraktığımızda onların yaratıcılıklarıyla istekleri birleştiği zaman hem eğitimlerini daha keyifli tamamlayabiliyorlar hem de burayı bir angarya olarak değil, bir eğitim öğretim yuvası olarak görüp kendilerini geliştirmeye odaklanıyorlar. Çünkü üniversite dediğimiz olgu çoğunlukla kişinin kendini bulması, benliğini oturtması ve karakterini şekillendirmesiyle açıklayabileceğimiz bir üçgen. Aileler öğrenci tercihlerine daha fazla önem vermeli” diye konuştu.
Bir an evvel sektöre atılma ihtiyacının birtakım avantajlar sağladığını belirten Akgöl, şunları söyledi:
“Medya tasarım programları başlığı altında birtakım yeterlilikleri biz listeleyebiliyoruz. Havacılık programları altında sektörel iş birlikleri tarafından bize iletilen ara eleman ihtiyacını giderecek programları açıyoruz. Sağlık programları, İşletmecilik ve teknik için de aynı. Bunları bu 5 ana başlık altında değerlendirip ardından o alt başlıklarda oluşturulacak programlarda öğrencilerimizi eğitmeye başlarsak bu durum bizim daha nitelikli ve daha bilgili gençler yetiştirmemize olanak sağlayacak. Aynı zamanda sektöre daha hazır kişiler yetiştirip onları çalışma koşullarına ve üretime daha çabuk adapte edebileceğimiz bir ortam yaratacak.”