Milli Eğitim Bakanı Tekin 8. Uluslararası 15 Temmuz Sempozyumu'na katıldı
8. Uluslararası 15 Temmuz Sempozyumu'nda konuşan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Türkiye'deki yerleşik vesayetçi geleneğin ürettiği darbe ve darbe girişimlerinden bütünüyle farklı bir seyir içinde gelişen ve halkın topyekûn direnişi karşısında akim kalan 15 Temmuz kalkışması ile Filistin'de süregelen işgal, zulüm ve soykırım politikaları arasında gerek aktörlerin benzerliği bakımından gerekse uygulama ve hedeflerin ortaklığı açısından büyük bir benzerlik olduğuna inanıyorum" dedi.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, İstanbul Valiliği ve 15 Temmuz Derneği iş birliği ile düzenlenen 8. Uluslararası 15 Temmuz Sempozyumu'na katıldı. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde gerçekleşen sempozyuma Bakan Tekin'in yanı sıra 15 Temmuz Derneği Başkanı İsmail Hakkı Turunç, İstanbul Üniversitesi Öğretim görevlileri ile vatandaşlar katıldı. Bakan Yusuf Tekin, sempozyumda açılış konuşmasını yaptı.
"15 TEMMUZ KALKIŞMASI İLE FİLİSTİN'DE SÜREGELEN İŞGAL POLİTİKALARI ARASINDA BÜYÜK BİR BENZERLİK OLDUĞUNA İNANIYORUM"
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Türkiye'deki yerleşik vesayetçi geleneğin ürettiği darbe ve darbe girişimlerinden bütünüyle farklı bir seyir içinde gelişen ve halkın topyekûn direnişi karşısında akim kalan 15 Temmuz kalkışması ile Filistin'de süregelen işgal, zulüm ve soykırım politikaları arasında gerek aktörlerin benzerliği bakımından gerekse uygulama ve hedeflerin ortaklığı açısından büyük bir benzerlik olduğuna inanıyorum. Nitekim bugünkü sempozyum süresince kıymetli hocalarımız bu benzerliğin tarihsel ve güncel boyutlarını her yönüyle analiz edecek, doyurucu tahlil ve bilgilerle farkındalığımızı artıracaklardır" dedi.
"İSLAM DÜNYASININ İÇİNDE BULUNDUĞU AHVAL VE ŞERAİT KENDİ MEDENİYETİNİN DEĞERLERİNİ YAŞAMAKTAN ÇOK UZAKTIR"
Bakan Tekin konuşmasının devamında, "Kuşkusuz ki, temelinde tevhit inancının bulunduğu bu inşa sürecinin en merkezi ve en önemli kavramlarından birini ve hatta birincisini adalet mefhumu oluşturmaktadır. Zira insan hak ve onurunu en mükemmel şekilde tesis ve temsil edebilmenin yolu, yalnızca adaletin tüm yönleriyle ve bütün yaşam alanlarını kapsayacak biçimde teşekkül etmesinden geçmektedir. Adalet; içinde insanın bulunduğu bütün ilişkilerin temel belirleyicisi, o ilişkilerin hangi yönde karakterize olacağının ana parametresidir. İnsanın insanla, doğayla, toplumla, devletle ve devletlerin de birbirleriyle ilişkileri hep bu parametre ekseninde şekillenir. Adalet, bir bakıma hak ve sorumluluk diyalektiğidir ve yekdiğerine karşı sahip olunan haklar ile yekdiğerine karşı hissedilen sorumluluk arasındaki dengeyi oluşturur. İslam Medeniyeti, bu dengenin hangi ilke ve değerler doğrultusunda oluşması gerektiğini hem normatif düzeyde ortaya koymuş hem de farklı dönemlerdeki uygulamaları ile pratik olarak da göstermiştir. Ancak kabul etmek gerekir ki, İslam dünyasının bugün itibarıyla içinde bulunduğu ahval ve şerait, kendi medeniyetinin salık verdiği ilke ve değerleri yaşamaktan ve yaşatmaktan çok uzaktır. İslam dünyasının görece geri kalmışlığından kaynaklanan bu uzaklığın yol açtığı trajedilerin maliyetini ise yalnızca Müslüman toplumlar değil, yeryüzünün tüm mazlum coğrafyalarının hepsi ödemektedir" diye konuştu.
"KÜRESEL DÜNYAYI KENDİ ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA YÖNETEN VE YÖNLENDİREN BEŞ ÜLKENİN VESAYETİ ALTINDA BULUNMAKTADIR"
Bakan Yusuf Tekin, "Dünya barışını ve güvenliğini tesis etmek ve korumak amacıyla kurulan Birleşmiş Milletler'in yapısı bile bu gerçeği gayet açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Dünya halkları arasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak için kurulan bu uluslararası örgüt, küresel dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda yöneten ve yönlendiren beş ülkenin vesayeti altında bulunmaktadır. Bu beş ülke ile dünyanın geri kalanı arasındaki ilişkiler, söz konusu beş ülkenin ortak çıkarlarına ve hatta zaman zaman da bu ülkelerden herhangi birinin bireysel çıkarlarına göre tazmin edilmekte, edilebilmektedir. Oysa Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da sıklıkla vurguladığı üzere, 'Dünya, beşten büyüktür'. Bu söz, son derece önemli, derin ve değerli bir tespiti yansıtmakta küresel sömürü düzenine yönelik büyük bir meydan okumayı içermektedir" ifadelerini kullandı.
Konuşmasının ardından Bakan Tekin sempozyumdan ayrıldı.